Saadet CHP için neden yaşamsal önemde?

Milli Görüş ve Erbakancı yaklaşımı temsil ettiği iddiasındaki Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’na tam destek vermekle kalmadı, CHP logosu altında seçimlere girmeye karar verdi.

Saadet genel başkanı ve şu an partiye hakim kanat, bunun çok doğal olduğunu, Necmettin Erbakan’ın da geçmişte CHP’yle ittifak yaptığını iddia etmekte.

Acaba doğru mu?

Elmalarla armutları toplamak

Milli Selamet Partisi 1973 seçimlerinde ilk kez seçime girip %13 oy çıkaran bir muzaffer partiydi. Demirel’in yeniden iktidara gelmemesi için CHP ile koalisyon hükümeti kurdu. Ancak bu koalisyon, iddia edilen bugünkü durumla benzerlik göstermemekteydi.

1. Koalisyon seçim sonrasında farklı partilerin ortak hükümet kurmasıdır. İttifak ise seçim öncesi aynı siyasi görüşteki partilerin bir araya gelmesidir. Birbirine ters siyasi görüşteki partiler seçim ittifakı yapmazlar.
2. 1969 yılından bu yana Milli Görüş partilerinde asla uygulanmayan şey, bir başka partinin logosu altında seçime girmek. MSP, Refah, Fazilet ve Saadet asla bir başka parti logosu, kimliği altında, üç beş milletvekili almak üzere seçimlere katılmadı. Milli Görüş’ün en temel ilkesi kendi kurumsal kimliğinde seçime girmektir.
3. Refah Partisi 1991 seçimlerinde MHP ve İDP ile ittifak yapmış, ancak kendi logosu ile seçime girmiş, Alpaslan Türkeş, Aykut Edebali gibi liderler Refah Partisi listesinden miletvekili olduktan sonra kendi partileri altında devam etmiştir.
4. MSP-CHP koalisyonu dengeli olarak kurulmuş, 1:2 oranında milletvekili sayılarında temsil edilmiş, önemli bakanlıklar MSP’ye verilmiştir. Dahası MSP, Kıbrıs’a müdahale edilmesi gibi çok önemli bir girişimi sağlayan ortak olmuştur.
5. MSP koalisyon oluştuktan bir yıl sonra CHP’nin koalisyon protokolünü ihlal etmesi gerekçesiyle hükümeti bozmuş ve 1. Milliyetçi Cephe hükümet koalisyonunu kurmuştur. Bugünse başkan seçilince beş yıl inmiyor.

Görüldüğü gibi günümüzdeki CHP’nin adeta kuyruğuna takılma siyasetinin 1973 MSP-CHP koalisyonuyla uzak yakın benzerliği bulunmamaktadır.

Saadet neden yaşamsal önemde?

Geniş örgütüne rağmen son 10 yılki seçimlerde %1 oranında oy alan Saadet Partisinin, kendi ilkelerine taban tabana zıt bir oluşumun içinde yer almasıyla %1 oy oranlarının da altına ineceği, örgüt ve seçmenlerin alınan kararlara itiraz ettiği ortadayken, CHP ve Altılı Masa neden Saadet Partisi ve lideri Temel Karamollaoğlu’na olağanüstü değer vermektedir sorusu akla geliyor. Gerçekten de Saadet Partisi ve lideri el üstünde tutulmaktadır.

Hatta Kılıçdaroğlu’nun seçim mesajı bile Erbakan’ın 1969 yılında bağımsız Konya milletvekili olarak tek başına meclise girdiğinde söylediği baharın habercisi tek bir çiçektir sözüne referans yapmaktadır. Neden yüzde yarım alması beklenen bir oy potansiyeline bu denli önem verilmektedir.

Bunu nedeni çok açıktır. Kılıçdaroğlı Alevi kökenli, aşırı sol bağlantılı, partide Tunceli ve Hatay kökenli kadroların güçlenmesini sağlamış, FETÖ’nün ve PKK’nın sempati gösterdiği ilk CHP’li siyasetçidir. Muhafazakar ağırlıklı Türk seçmeninde ciddi soru işaretleri oluşturacağı için önceki iki seçimlerde aday olmaya bile cüret edememiştir. Ancak şimdi Temel Karamollaoğlu, İslamiyetle özdeşleşmiş bir hareketin başında, ülkenin yeniden İslamlaşma sürecinin mimarı Necmettin Erbakan’ın adını kullanarak, Saddet’e oy vermeyecek de olsa muhafazakar olan kafası karışık seçmene, “ona biz kefiliz” mesajı vermektedir. Kılıçdaroğlu’nun adaylığının Saadet Partisi genel merkezinde tekbirlerle açıklanması da mizansenin bir parçasıdır.

Saadet, Milli Görüş bile onu onaylıyorsa Kemal Kılıçdaroğlu’nda tehlike yok diye düşünen seçmen sayısı %1 değil en az %10, hatta daha da fazlasıdır. Temel Karamollaoğlu ve Saadet’in Kılıçdaroğlu’nu hararetle savunması, adeta dış kaynaklı bir ete helal et sertifikası verilmesi gibi bir etkiye sahiptir. Kılıçdaroğlu %40’lı oylara çıkabiliyorsa bu yüzde yarımlık partinin oyıyla değil, manevi desteğiyle çıkmaktadır. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın da kısmen o yönde faydası varsa da Saadet kadar değildir.

Karşılıksız destek garipliği

Saadet’in Kılıçdaroğlu rejiminin ana ayağını oluştururken buna karşılık almaması, pazarlık yapmaması, son dönem moda tabirle hayatın doğal akışına uygun değildir. Burada anlaşılmaz derin bir tuhaflık bulunmaktadır.

Normalde Saadet liderliğinin tıpkı Yeniden Refah Partisi başkanı Fatih Erbakan’ın yaptığı gibi 30 ilke verip bunların izmalanmasını istemesi, en azından bazı temel koşullar dayatması gerekirdi. Ancak Kılıçdaroğlu’nu iktidara taşıyan Saadet hiçbir koşul öne sürmedi.

Erbakan programının Faize Dayanmayan Ekonomik Sistem, İslam Ülkeleri Birliği, Dolardan bağımsız yeni ortak para, Avrupa Birliği’nden bağımsız siyaset, Denk Bütçe, Kamu borçlanmasını önleme amaçlı havuz sistemi, LGBT ve diğer sapıklıkların engellenmesi, Toplumsal Cinsiyet adlı sapıklığın İstanbul Sözleşmesi bağlamında dayatılmasına karşı çıkmak, milli savunma sanayii konusunda tavizsiz ilerlemek gibi temel ilkelerinden hiçbirini protokole taşımadı. Aksine Altılı Masa’nın diğer beş liderinin bunlara ters söylemlerine ses çıkarmadı.

Bunlar da Saadet’in Müslüman kefillik hizmetinin bedavaya verildiğini ortaya çıkarmaktadır.

Karamollaoğlu hayati bir hizmet verip karşılık almamaktadır.

Bunu da sedece Erdoğan düşmanlığı ile izah etmek çok zordur.

#Kılıçdaroğlu #SaadetPartisi #Karamollaoğlu #Seçim2023 #Milletİttifakı #AltılıMasa