Yazarımız Sadık Uslu, günümüzde iktisat ve hayatımızı giderek daha fazla etkiis altına almaya başlayan yapay zeka ve kuvantum kavramlarının getirdiklerini bu yazısında inceledi.
26 Ocak 2025 Sadık Uslu
Yapay zekalar (AI) insan benzeri zeka sergileyen bilgi sistemlerinin geliştirilme ve uygulama alanlarıdır. Bu teknolojiler, makinelerin insanlar gibi düşünme, öğrenme, sorun çözme ve karar verme benzeri yeteneklere sahip olmasını sağlayan teknolojileri kapsar.
Bir makinenin öğrenmesi, çevreye duyarlı olması, görsel, işitsel, dokunsal tanıma ve anlamlandırma yapabilmesi, bunları işleyebilmesi, muhakeme yeteneğine sahip olması, insanlık için çığır açıcı bir gelişim düzeyidir. Bilginin yatay biçimde kullanımını, insana kıyasla, sınırsız ve ileri bir modellemeyle gerçeklemesinden bahsediyoruz. Bu ileri bilgi modeli kendi içinde bir kültür oluşturma potansiyeline sahiptir. Bu kültür ilk zamanlar, toplumları kendine adapte etme konusunda zorlayabilir. Ancak bu zorlama insanın varlığını tehdit etmekten öte, yapay zekaların topluma entegrasyonu ile ilgilidir. Tıpkı internetin yayılmaya başladığı dönemlerde olduğu gibi. İnternet, bilgi ve iletişimin hızı açısından bireylere çeşitli fırsatlar sunarken, kurumsal yapılara oldukça uzak kalmıştı. Zira kurumlar, yapıları gereği gelişmeleri hep geriden takip edebilmişlerdi. Kurumlar, hantal yapıları nedeniyle bireyin gerisinde kalmıştır. Yıllardır finansal, teknik ve teknolojik girişimlerin kişisel donanımlara hizmet ettiğini, buna karşın kurumları zayıflatıcı yönde etkilediğini izliyoruz. Devletler kurumsal örgütlenmenin en güçlü yapıları olmasına rağmen geçen her dönemde küçüldüklerini görüyoruz. Bu anlamda devlet sistematiği teknoloji içerikli bu çağın da hedef tahtasındadır.
Sosyalleşme ve Lider sorunu:
Toplumsal yapılar, kurumlar ya da devletler, yapay zekaların bilgi işleme kabiliyetiyle, yine bir takım güvenlik açıkları ile karşı karşıya kalacaklardır. Buna rağmen, sosyal alanlarda zaman zaman uyum sağlanabilse de; sistem, sorun üretici bir alt yapı sunuyor. Dolayısıyla; sosyal yaşam, sosyalleşme şekil ve yön değiştirme kurgusunu deneyimleme sürecindedir. Geleneksel manada bir sosyalleşmeden söz edemeyeceğimiz ortada. Bununla birlikte yapay zeka destekli yeni bir bireysellik yükselecektir. Sosyal mecralarda izlediğimiz gibi “zeka” da diğer her şey gibi filitre teknolojisinden nasibini alacak görünüyor. Öyle ki; her birey öz kişiliğiyle “ikon” olma potansiyelini zorlayan bir ego ünitesine dönüşüp dönüşmeme konusunu toplumsal kimliğiyle tartmaktadır. Sistem, toplumu domine edici “liderler” yerine “ikonlar” üretiyor.
Ekonomik ve Finansal sorunlar:
Ekonomi ve finansal alan ciddi açmazlarla karşı karşıya kalabilir. Finansal sistem yapay zekaların sektöre girişi ile bankacılık sistemini de dönüştürecek görünüyor. Zira geleneksel sistemde para üretim sistemi, devletleri ve toplumları “borçlandırma” üzerine kurulu idi. Sistem, bankalar üzerinden yürütülüyordu. Parayı üretenleri; merkez bankaları, ticari bankalar, özel bazı şirketler, darphaneler şeklinde sıralayabiliriz.
Yapay zekaları üreten enerji ve teknoloji şirketleri; bankacılık sektörünün tekelinde bulunan paraya da talip oldular. Kripto parayı icad ettiler. Bu paraların piyasasını açtılar.
Yıllarca devletlere borç vererek sistemi elinde tutan bankacılık sektörü gücünü yavaş yavaş enerji ve teknoloji şirketlerine devrediyor. Bu devir teslim süreci belli protokollere bağlı tabi. Toplumlar henüz teknoloji ürünü bu sistemleri alıştıkları gibi kullanabilir değil. Kripto paraların geçerliliği ve kullanım alışkanlıklarını yeni tecrübe ediyorlar ve maalesef çoğu da bundan mutlu görünüyor. Mutluluğun temelinde ego tatmini olduğu göze çarpıyor. Zira; telekominikasyon ve sosyal medya, bireyi sistem içinde aktör haline getiriyor. Bireyler kendi dinamikleri ile örgütlü yapılar gibi hareket edebiliyorlar. İhtiyaç duydukları kaynakları da teknolojik imkanlar üzerinden gidermenin yollarını arıyorlar. Gerek sosyal medya, gerekse dijital sistemler bireye tek tek bu imkanı sunabiliyor. Dijital paralar, coinler, tokenler, bonuslar bunlardan bazıları. Sosyal medya görünürlüğü, tıklamalar, abonelikler, yorumlar, beğeniler, platformlara katılım butonları vs gibi kaynaklar bireyler için finansal argüman olarak kullanılabiliyor. Dolayısıyla; teknolojiyle birlikte kişi tek başına bir sistem haline geliyor.
Çağın öznesi insan değil, gerçek ve tüzel kişilerdir;
Dijital sistemlerin geldiği seviye ve bireylere kaynak üretme imkanı sunması; sosyal dayanışma ihtiyacını öteliyor. Kişinin, kendi ayakları üzerinde durabilme düşüncesi, tecrübeye dönüşüyor. Para otoriteleri toplum tabanını hedef alırken, devlet örgütünün by-pass edebileceğinin bilinçaltını da inşaa ediyorlar. Buna dair gücünü sınamaktan da çekinmiyor. Mevcut paradigmanın kabulleri üzerinden baktığımızda para sisteminin teknik olarak bu güce sahip olduğunu görüyoruz. Yine de pratikte sonucu tersine çevirebilecek nitelikte farklı dinamiklerin ortaya çıkabileceği ihtimalini de göz ardı edemiyorlar.
Dolayısıyla; çağın öznesi insandır, demek iyi niyetli bir yaklaşım olur. Yıllardır yok sayılan değerler eskitilmiş, insani bakıştan ziyade, finans açısından itibarlı kişiler öne çıkarılmıştır. Kredibilitesi yüksek olan gerçek ve tüzel kişiler zamanın asıl özneleri haline gelmiştir.
Kripto para, bitcoin özelinde blockchain tabanlı para sistemi ilk günden bu yana ciddi anlamda enerji tüketimi içeriyor. Kripto para sistemi, ülkeler düzeyinde elektrik tüketiliyor maalesef. Bu tüketim her yıl algoritmaların zorlaştırılması ile birlikte katlanarak artışını sürdürüyor. Bankacılık sisteminin dünyayı borçlandırarak sürdürdüğü para kredi modeli, kripto para sistemi ile tüketim esasına dönüştürüldü. Tüketim esası, borçlandırma sisteminden nispeten kripto para sistemine dönerken toplumların serveti de kümülatif olarak ziyan ediliyor. Yani; “Borca Dayalı Para Sistemi” üzerinden var edilen para, enerji tüketimi faaliyetleri sonucu Kripto Para Sistemi içerisinde bir değer haline getiriliyor. Dolayısıyla; aynı para önce borç olarak sisteme giriyor, sonra bir tüketilme işlemi görüyor. Tüketilirken ayrıca bir kez daha Kripto Para dünyasında var ediliyor. Esasen “mükerrer para üretimi” söz konusu oluyor. Bu işlem enerji sektörü açısından tıpkı sosyal medyadaki gibi tıklama esaslı “token” üretimi türünden kabul görüyor. Enerjiyi, “kripto para üretimi” esnasında kullanması karşılığında (kripto para formunda) fiyatlayacağını vaad ediyor. İnsanlar ciddi oranda bu kurguyu satın aldılar. Tabi bu sistemin sonu da tıpkı petro-dolarda olduğu gibi boşa kaynak tüketiminden ileri gitmeyecektir.
Bu kurgu ile sağlanan konsensüs, kripto paraya fiyat-değer atfederken, esasen kullanılan teknoloji ve enerji fiyatlanıyordu. Sektörler aynı oranda kripto para sistemi içindeki haklarını realize ediyorlardı. Yani 1 bitcoin 100 bin dolara yükseliyorsa, bu paranın üretimi esnasında yüzbin dolarlık teknoloji ve enerji tüketiliyor demekti.
Tabi quantum bilgisayarların üretimine kadar durum böyleydi. Fakat; quantum bilgisayarlarla birlikte paranın üretimi esnasında algoritma işlemi kaynaklı enerji tüketimi eskisi gibi olmayabilir. Bu akış yine teknoloji ve enerji şirketleri arasındaki anlaşmaya bağlıdır. Fakat; etken olan güç teknoloji şirketlerindedir. Dilediklerinde; kripto para fiyatını 1 dolara dahi çekebilirler.
Peki; Quantum bilgisayarların sisteme girişi ile kripto paralar dibe vurur mu?
Kripto Para Sistemini işleten enerji ve teknoloji şirketleri mutabakat alanını sadece kuruluş aşamasında mı belirlediler yoksa sistemin geleceği üzerinde de mutabık kaldılar mı?
Bu paraların geleceğine dair bir çok parametre var. Fakat; hiç biri objektif değildir. Serbest ve bağımsız bir finans matematiğinin olmadığı kesin diyebilirim. Tüm katılımcılar bu firmaların vicdanında fiyatlanmıştır. Gerek enerji gerekse teknoloji karakterli şirketler aralarında sisteme hakim olmaya yönelik bir savaşa girişirlerse o zaman bu paraların akıbetiyle ilgili her sonuca hazırlıklı olun, diyebilirim.
Nihayet; quantum bilgisayarlar bu alanda muktedirlerdir ve ciddi rol oynayacak görünüyor.
Her ne kadar bankacılık sistemi ile kripto para sistemi aynı akıl üzerine kurulu bazı protokollerle birbirine bağlanmış görünse de; birden çok fazla kutuplu hegemon dünyasında farklı sonuçlar da görebiliriz. Bugüne dek finansal sistem her sıkıntıya girdiğinde başka bir argümana dönüşerek devamlılığını korumuştur. Nitekim; yetmişli yıllarda altın esaslı para sistemi krize girdiğinde, sistemi petrol rezervi üzerinden regüle ederek krizi geçiştirmişlerdi. Günümüzde, benzer sistem sorunları kripto paralar üzerinden yönetilmeye çalışılıyor. Fakat bu kez çok farklı dinamikler ve hegemon yapılar var.
Sadık USLU – 25/01/2025
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.