Yazarımız Süleyman Nazif Kalaycı Kartalkaya’da otelde çıkan yangında 66 kişinin hayatını kaybetmesinin, otelde önlemlerin alınmadığının görgü tanıklarınca iddia edilmesinin felaketlerdeki sorumluluk konusunu yeniden gündeme getirdiğini dile getiriyor.
21 Ocak 2025 Süleyman Nazif Kalaycı
Bolu Köroğlu Dağları’nın zirvesinde yer alan Kartalkaya merkezindeki eski bir otelde çıkan yangında 66 kişi hayatını kaybetti, 51 kişi yaralandı, 10 saat süren bir müdahaleyle kontrol altına alınan elevleri söndürmek için Bolu, Düzce, Kocaeli, Sakarya, Karabük, Zonguldak, Bartın ve Ankara’dan sevk edilen çok sayıda itfaiye, sağlık, AFAD, UMKE, jandarma komanda ve orman bölge müdürlüklerine bağlı ekip ve araçlar alevlere müdahale etti. Facia Kartalkaya’nın ilk otellerinden 161 odalı ahşap Grand Kartal’da meydana geldi.
Bakanların hızlı intikali, RTÜK yayın yasağı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve AFAD Başkanı Okay Memiş’in katıldığı çalışmalarda Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da yangın mahalline gelmiş. 51 yaralıdan biri ağır, yoğun bakımdayken, 17 yaralı taburcu edilmiş.
Turistik otellerden sorumlu olan Kültür Turizm Bakanı Ersoy, Grand Kartal’ın itfaiye tarafından verilmiş yangın yeterlilik belgesi olduğunu öne sürerek sorumluluğun belediyede olduğunu ima ederek “zaten bu itfaiyede olan bir yetki; düzenli kontrollerin itfaiye tarafından yapılması gerekiyordu” demiş. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da olayı araştırmak üzere 4 başmüfettiş görevlendirmiş. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Bolu Cumhuriyet Başsavcılığının 6 savcı, 5 bilirkişiden oluşan ekiple adli soruşturma başlattığını ifade etmiş.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy otelin 2021 ve 2024 yıllarında tüm denetimlerinin yapıldığını, bu denetimler sırasında iş yeri açma, çalışma ve yangın yeterlilik ruhsatlarının talep edildiğini, otelin itfaiye tarafından verilmiş yangın yeterlilik belgesi olduğunu, tesisin kayıtlı 2 yangın merdiveni olduğunu savunmuş. RTÜK de 6112 sayılı yasa gereğince suçlamada bulunan yayınlar konusunda uyarıda bulunmuş, 5187 sayılı Basın Kanunu gereğince de yayın yasağı getirmiş.
Görgü tanıkları: yangın alarmı çalmadı, yangın geç fark edildi, yangın merdivenleri işlevsizdi, itfaiye çok geç geldi
Yangından sağ kurtulan ve otelin eski müşterisi olan Eylem Şentürk, Anadolu Ajansı’na yangını ilk etapta fark etmediğini, çatıdan kar düştüğünü zannettiğini, sesin giderek şiddetlendiğini, koridorlardan çığlıkların yükseldiğini, aşağıya inmeye çalıştıklarını, dumanın nefes almayı engellediğini, binanın durumunun çok kötü olduğunu, yangın alarmının hiç çalmadığını, yangın merdiveninin kolay bulunamadığını, ihmalden dolayı göz göre göre bir felaket yaşandığını, yangın alarmının ve kolayca erişilebilir yangın merdiveninin olmayışının insanları orada mahsur bıraktığını belirterek katliamın nedenine açıklama getirmiş.
Görgü tanığı Barış Salgür ise iki saat itfaiye beklediklerini, itfaiye geldiğinde otelin üst kısımlarının tamamen yandığını, itfaiye geldiğindeyse düzensiz bir kurtarma çalışması yapıldığını paylaşmış. Otelde çalışan Kadir Kocadurmuş yangın olduğunda uyuduğunu, yangın alarmıyla değil, ustalarının gelip “yangın var” demesiyle uyandığını söylemiş. Onların da misafirleri kapılarını vurarak uyandırmaya çalıştıklarını ifade etmiş. Bir başka çalışan da yangının geç fark edildiğini, bu nedenle önlem alınamadığını belirtmiş.
RTÜK yorum yasağı getirdi
Kuşkusuz 6 savcı, 5 bilirkişi, 4 başmüfettiş, 4 bakan, çok sayıda müdür, çok sayıda yetkili olayla ilgileniyorlar. Fahrettin Altun da hükümetin başarılı müdahalesini aktarıyor. Güzel. Bu nedenle canını kurtaran görgü tanıklarının ajanslara verdikleri demeçlere dayanarak kesin bir sonuca varmak doğru olmaz. Doğru.
Ancak bu turizm beldesinin adeta para basan bir otelinin yangın alarm sisteminin çalışmadığı, belki de hiç olmadığı, yangın merdiveni erişiminin açık olmadığı, konukların kapılarına vurarak uyandırılmaya çalışıldığı, itfaiyenin 2 saat sonra intikal ettiği, belediyenin itfaiyesinin yangın güvenlik belgesinin eksikler gözardı edilerek verildiği iddialarının bir bölümü bile doğruysa, 66 canın hesabının sorulacağı kişiler olacaktır.
Kazalar insan kaynaklıdır
Kazalar, felaketler daima insanlardan, toplumdan kaynaklanır. Kuran-ı Kerim’de felaketlerin hem Allah tarafından yollandığı, hem de azgınlaşan hakim sınıf tarafından gerçekleştiği yazmaktadır. Nitekim bir ülkedeki deprem onbinlerce can alırken bir ülkede hiç bir hayat kaybedilmemekte. Bir ülkede durup duruken binalar çökerken, diğer ülkede bunlar görülmemekte. Gerek dinimizden gerekse dünyada olandan, deprem, sel, heyelan, orman yangını, kuraklık, büyük kazalar gibi felaketlerin toplumları vurmasının toplumun kendisinden kaynaklandığını, ihmallerin topluma egemenlik kurmuş kibirlenen elit kesimin kokuşmuşluğundan geldiğini anlıyoruz. Toplumda gelir dengesi, adalet bozuldukça, riba ve rantiye esas oldukça bu kazalar, ihmaller, felaketler doğal.
Bundan sadece iktidar partisi akla gelmemeli. Muhalefet partilerinin yerel yönetimlerinin de azgınlaştığını, onların yönetimlerindeki feleketlerden, yangınlardan, su baskınlarından, taşkınlardan, müsilajdan, kimyasal akıntılardan görebiliyoruz.
Varlıklı kış sporu meraklılarının devam ettiği müşterilerle tıklım tıklım dolu, sömestr tatilinde içkinin eğlencenin fuhuşun sürdüğü bir otelde, bir yerde görseniz size böbürlene böbürlene hayat dersi verecek sahiplerinin, bir yandan bol para kazanıp bir yandan da sorumlusu oldukları yüzlerce can için önlemi ihmal ettikleri bir durumla karşı karşıyayız. Kuşkusuz sadece otel sahipleri değil, denetimciler ve yetkililer de sorumluluk taşımaktadır. Ancak genel olarak baktığımızda bunun bireysel değil toplumsal bir kokuşma belirtisi olduğunu anlamamız gerekiyor.
