İslam İşbirliği Teşkilatı Mescid-i Aksa’nın kundaklanmasına tepki olarak ilk toplantısını 1969 yılında yapmıştı. 54 yıl sonra kuruluş sebebini hatırlamalı ve gereken kararları almalıdır. Prof. Dr. M. Kutluk Özgüven’in analizi.
İslam İşbirliği Teşkilatı Mescid-i Aksa’nın kundaklanmasına tepki olarak ilk toplantısını 1969 yılında yapmıştı. 54 yıl sonra kuruluş sebebini hatırlamalı ve gereken kararları almalıdır. Prof. Dr. Kutluk Özgüven’in analizi.
Kutluk Özgüven
Uyananinsan.com 12/10/2023
57 üyesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluş nedeni Mescid-i Aksa’yı korumaktı. İşgalci Siyonist rejimin 1967 yılında beklenmedik bir baskın sonucu Mısır ve Suriye hava kuvvetlerinin uçaklarını pistte beklerken imha etmesinin ardından orduları kısa sürede Golan Tepeleri, Gazze, Sina yarımadası, Batı Şeria ve Kudüs’ü ele geçirmişti. General Moşe Dayan’ın komutasında Kudüs’e giren siyonistler Mescid-i Aksa ve Müslüman mukaddes mekanlarını zananla yıkmak istiyorlardı. 1969 yılında danışıklı dövüşle yollanan fanatik bir grup Mescid-i Aksa’yı yakmaya çalıştı. Olay, İslam dünyasında büyük bir infial oluşturmuştu. Ancak İslam ülkeleri üç parça halindeydi. Bir bölüm ülke Soğuk Savaş’ta Batı cephesinde, bir bölümü Sovyet cephesinde, bir bölümüyse Bağlantısızlar Hareketi’nde yer alıyordu.
1969 yılında Rabat’ta düzenlenen ilk İslam ülkeleri konferansı anısına çıkartılan pul
Buna rağmen 22 Eylül 1969 tarihinde farklılıklarını Uzak Mescid için bir yana koyan 25 İslam ülkesinden devlet ve hükümet başkanlarının katılımı ile Fas’ın başkenti Rabat’ta bir konferans gerçekleştirildi. Konferansın amacı El Aksa ve Hz. Ömer camiilerinin yer aldığı Kudüs’teki Harem’in korunması, benzer saldırıların önlenmesi ve Mescid-i Aksa’ya bir tecavüz halinde tek yumruk olmaktı.
1974 yılındaki konferansta Pakistan’ın o zamanki başkenti Lahor’da toplanan liderler vaazı dinliyorlar. Ön ortada yan yana oturan İslam işbirliği yanlısı Pakistan Başbakanı Zülfikar Ali Butto, Libya Devrim Konseyi Başkanı Albay Muammer Kaddafi ve Suudi Arabistan Kralı Faysal’ın üçü de farklı zamanlarda öldürüldüler.
Böylece İslam Ülkeleri Konferansı kuruldu. Zamanla bir uluslararası örgüte dönüştü ve yakın zamanlarda şu anki İslam İşbirliği Teşkilatı adını aldı. 25 ülke sayısı 57’ye çıkıp genişledikçe esas amaç olan Mescid-i Aksa, Siyonizmin sinsi ilerleyişi unutulmaya başlandı. Nitekim her yıl Mescid-i Aksa’ya yönelik tecavüzler artmaya başladıysa da bu İslam aleminde bir eyleme dönüşmedi. Sabra ve Şatilla Kasabı lakaplı eski başbakan Aryel Şaron Mescid-i Aksa’ya girince Filistin ayaklanmış, İntifada ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Aksa işgalleri kesilmişti. Ancak son yıllarda yine başladı. Bu yıl hemen her hafta, Ekim ayı başında ise büyük çapta iki kez olmak üzere fanatik Siyonist Batı Şeria yerleşimcileri sürekli kutsal mekana girmeye başladılar. Buna karşı çıkan Müslümanlar polis ve askerler tarafından dipçiklenerek önlendi. Ancak İslam alemi buna seyirci kaldı. Örneğin Türkiye’de Ekim ayı başında gündemdeki konular arasına bile girmedi.
Sabra ve Şatilla Kasabı lakaplı Aryel Şaron Mescid-i Aksa’ya girince İntifada başlamıştı
Bu gelişmeleri takip etmeyenler, hatta sözde analistler “bayram değil seyran değil Hamas neden birden celallendi” sorusunu yöneltiyorlar. Mescid-i Aksa’nın korunaklı kutsal bir mekan olmasını ortadan kaldırmak için sistematik bir eylem planının uygulandığının farkında değiller ya da umursamıyorlar. Aynı eylem planı, bugün tamamen gözardı edilen Eriha’daki Hz. İbrahim Camii için de uygulanmıştı. Bu camide peygamberlerin kabrinin olduğuna inanılmakta ve bu nedenle Müslümanlarca büyük değer verilmektedir. Ancak Yahudiler bu kutsal mekanın cami olmaktan çıkarılması ve havraya dönüştürülmesi için adım adım operasyonlar yürüttüler. Şimdi caminin önemli bölümü havraya dönüştürüldü ve Müslümanlara kapatıldı. Yakında geri kalan kısmı da kapatılacak ve proje tamamlanacak.
Eriha’da Hz. İbrahim Camii ve kabristanı sinangoga dönüşüyor
Anlaşılmayan bir konu da El Aksa’nın Filistinliler ve özellikle de Gazzeliler için ne kadar değerli olduğu. Filistinliler İslam aleminin ticaretle uğraşan, eğitimli, kalburüstü toplumları arasındaydı. Dolayısıyla çoğu Filistin’i terk edince dünyanın pek çok yerinde rahat yaşam sürebiliyor, iyi gelir getiren işler bulabiliyorlar. Filistin’i terk etmeleri için Siyonist rejim bir yandan üste para veriyor. Bununla birlikte Gazzeliler’in büyük bir bölümü beldelerini terk etmeyip Siyonizme boyun eğmeyi reddetti.
Örneğin bir Avrupa Birliği destekli uluslararası bilimsel projede birlikte çalıştığım Gazze İslam Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği hocalarının hepsi Amerika’da iyi üniversitelerde doktora yapmış, kolayca Batı’da iş bulabilecek kişilerken Gazze’de kalmakta ısrar eden insanlardı. Hatta bir toplantıda başbaşa kaldığımızda Filistin topraklarında kalmanın kendi başına bir ibadet olduğuna inandıklarını söylemişlerdi. Örnek vermek gerekirse, bir seferinde yollamaları gerek rapor gecikince arayıp sitemkarane nerede kaldı diye sormuştum. Kibar bir şekilde yollayamadıklarını çünkü üniversitenin hava bombardımanına uğradığını izah etmişlerdi. Bizim sorunumuz geciken raporlar, onlarınkiyse bombardımanın kimin ofisini vuracağıydı. Kısaca Gazzeli olmak kendi başına ilkeli bir duruş, inanç göstergesi. Denebilir ki ümmetin en has en vakar insanları bu dapdaracık Beykoz ilçesi kadar mekanda.
Yüksek standarda sahip Gazze İslam Üniversitesi Tel Aviv bombardımanlarında yine hedef oldu
Gazzelilerin en hassas olduğu konu da Filistin’in ve bütün İslam coğrafyasının üçüncü mescidi olan Mescid-i Aksa. Hepsi çok iyi biliyor ki bugün yarın, adım adım, anlaşma anlaşma, Siyonistler tek tek yönetimleri kucaklarına aldıklarında Aksa’yı da Hz. Ömer Camii’ni de yıkacaklar, yerine kendi mabetlerini yapacaklar. İki yıl öncesinde de yine fanatik Siyonist yerleşimciler Ramazan’da Mescid-i Aksa’ya tecavüz etmişlerdi. Hatta attıkları fişeklerle cami avlusundaki büyük çınar ağacı cayır cayır yanarak bütün cami yanıyor izlenimi vermiş, Siyonist fanatikler bunu kutlamaya başlamıştı. Ümmet uyumaya devam ederken Gazze’den binlerce roket fırlatılmış, yakma ve 2021 tacavüzleri sona ermişti. Gazzeliler de Mescid-i Aksa’yı korumanın bedelini yüzlerce sivilin ölümüyle sonuçlanan bombardımanda ödemişti.
Bu ayın başında da Yahudi yerleşimciler devlet desteğiyle ardı ardına mescidi bastılar. Bu konuyla ilgili Uyanan İnsan haber sitesi şu haberi yayınlamıştı: https://www.uyananinsan.com/yahudiler-yine-mescid-i-aksayi-basti/ Müslüman dünay tepkisiz kaldı.
2021 yılındaki Mescid-i Aksa’yı koruma amaçlı kısa savaşta da Gazze yıkıma uğramıştı
Bu nedenle çok ağır darbe yiyeceklerini bile bile iki milyar uyuyan Müslümanı uyandırabilmek ve Mescid-i Aksa’yı müdafaa edebilmek için Aksa Tufanı operasyonunu düzenlediler. Yoksa ellerindeki malzeme ve bin tane milis ile yüz bin askeri olan ve en ileri silahlara sahip bir orduyu imha etmeyi elbette beklemiyorlar. Amaç İslam dünyasına “bunlar bu kadar az şeyle bu kadar büyük bir hamle yapabiliyorsa bizim de bir şeyler yapmamız lazım artık” dedirtmek. Bunu başarıp başaramadıklarını yakında göreceğiz.
İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın bir üyesi, Aksa Tufanı operasyonunda ele geçirdikleri tankla
Bu hafta içinde hem İran hem de Suudi Arabistan, iki rakip ülke, İslam İşbirliği Teşkilatı’nı olağanüstü toplantıya çağırdı. 57 ülkenin temsilcileri ya liderler ya da dışişleri bakanları düzeyinde bir araya gelecekler. Kuşkusuz Amerika başta Batı ülkeleri tek tek kendilerine yakın yönetimleri yakın markaja alıp bunun olmaması, eğer olursa liderlerin gitmemesi, bakan düzeyinde kalması, oradan da bir karar çıkmaması için olağanüstü çaba sarfedecekler. Ancak İslam ülkeleri unutmamalıdır ki bu teşkilatın temel amacı, kuruluş nedeni Mescid-i Aksa’nın korunmasıdır. Aksa Tufanı harekatıyla başlayan ve Gazze’de zaten devam etmekte olan düşük yoğunluklu soykırımı yüksek yoğunluklu hale dönüştüren bombardımanların amacı Siyonizmin önündeki son engeli de ortadan kaldırıp Mescid-i Aksa’yı yıkmak, ardından kendi mabetlerini kurmaktır.
Bunu görüp 54 sene önce toplanan ve İslam İşbirliği Teşkilatını temelini atan ülkeler 54 sene sonra artık bunu görmekten aciz hale mi geldiler?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.