İnsanlığın en önemli sorunu olan iklim ve çevre krizini Banu Güvenç kaleme aldı.
Banu Güvenç
Yıllardır adını duyduğumuz küresel ısınma ve ihmal ettiğimiz çevre sorunları, iklim krizini artık kapımıza kadar getirdi, görünen o ki umursamazlığımızın bedelini ödemeye başlıyoruz.
Şunu söylemek gerekir ki maalesef bu daha başlangıç. Aşırı yüksek hava sıcaklıkları, yangınlar, seller, hava şartlarındaki ani ve dramatik değişimler, susuzluk ve bunlara bağlı olarak gıda arzındaki problemler hayatımızın bir parçası olacak. İnsanoğlunun bu dünyada yalnızca misafir olduğunu unutması ve tüm kaynakları sınırsızca tüketebileceğini zannetmesi bu duruma zemin hazırladı.
Temmuz ayı itibariyle tüm dünya korkunç hava sıcaklıklarıyla boğuşuyor, ülkemizde, komşumuz Yunanistan’da ve İtalya’da günlerdir önü alınamayan orman yangınları devam ediyor. İspanya’nın La Palma adasında orman yangınları sebebiyle binlerce kişi tahliye edildi. Meksika, Hindistan gibi ülkeler sıcaklık nedeniyle yüzlerce insanın hayatını kaybettiğini söyledi. Aynı şekilde geçtiğimiz yıl hava koşullarına bağlı olarak Avrupa’da yaşamını yitiren kişi sayısı 60.000’den fazla olarak açıklanmıştı.
İstanbul gibi büyük şehirlerde sıcaklıkla birlikte yaşanan en önemli sorunlardan biri de susuzluk. Barajlardaki doluluk oranları % 40’ların altına inmiş vaziyette. Bunun nedeni tüketimin artmasının yanında sıcaklıklar nedeniyle oluşan buharlaşma.
Kimi zaman açgözlülük ve rant uğruna, tarım alanlarını, ormanları ve korunması gereken vahşi alanları imara açan, bununla beraber iyi olanı muhafaza etmek yerine doğal olanla sürekli savaşan, tabiatla uyumlu olmayan, tahrip edici bir politika izlendi.
İnsanların küçük şehirlerden ve kırsaldan uzaklaştırılarak nüfusun belli alanlarda yığılması, yanlış şehirleşme ile birleşen yoğun enerji ihtiyacı, kaynakların verimsiz ve adaletten çok uzak şekilde kullanımı, kimi zaman umursamazlığımız, kimi zaman da tükettiğimiz ürünlerin doğa tahribatına etkisinin farkında olunmaması krizi derinleştirdi.
Yoğun enerji harcanan alanlardan bir tanesi olan tekstil sektörü, özellikle hızlı moda olarak nitelendirilen markaların yıl içerisinde çok fazla koleksiyon çıkarması, sattıklarından çok daha fazla ürün imal etmeleri, kullandıkları materyallerin çoğunun plastik kaynaklı polyester olması ve bununla beraber ürün fazlasını doğaya terk etmeleri ya da imha etmeleri, krizin en önemli endüstriyel ayaklarından bir tanesi.
Kullandığımız enerjinin miktarı kadar sorunlu bir başka şey de enerjinin türü, hemen her alanda kullandığımız fosil yakıtların henüz yerini dolduracak verimlilikte başka bir alternatif yok. Rüzgar ya da güneş enerjisi gibi yenilenebilir seçenekler şimdilik istenen performansı göstermekten çok uzak. Halen gerek sanayi, gerek bireysel tüketimde kullanılan enerjinin %70’ten fazlası fosil yakıtlardan elde ediliyor. O yüzden kaynakların optimum seviyede kullanılması tek çare.
Artık hemen her alanda kullanılan yapay zeka teknolojisi enerji optimizasyonu için de kullanılmaya başlanacak. Bireysel tüketimden çok daha önemli ve geniş kapsamlı olan endüstriyel enerji ihtiyacını daha verimli ve sürdürülebilir hale getirmek için bu önemli bir adım.
Yaşam biçimimizde değişiklik yapmadığımız takdirde hepimizin etkileneceği bir gerçek fakat bu işin asıl kaybedenleri yine yoksul coğrafyalarda yaşayan ve hayatlarını zorlukla idame ettiren milyonlar olacak. Susuzluk, gıda kıtlığı gibi faktörler bu insanları bulundukları yeri terk etmek zorunda bırakıp, iklim göçmeni konumuna sokacak.
Özellikle bu konuya çok duyarlı olduğunu iddia eden milyarderler ve ünlüler ise ironik bir biçimde bu problemin baş müsebbipleri. Seyahatleri için kullandıkları özel jetler, sahip oldukları sayısız malikaneler milyonlarca insanın ürettiğininden daha fazla emisyon üretiyor. Aynı şekilde 2019 yılında katıldığı iklim konferansıyla hayatımıza giren Greta Thunberg ve iklim aktivistlerinin eylemleri vandallık ya da magazin haberi olmanın ötesine geçemiyor.
Son olarak hayatımızın etkileneceği en önemli konu da artık tüketeceğimiz gıda, enerji, seyahat özgürlüğümüz ve paranın kendi kontrolümüzden çıkacak olması, her şeyin tek elden yönetileceği, korkunç distopik bir gelecek bizi bekliyor.
Enerji tüketimimizi akıllıca yapmak, aşırı alışveriş ve israf yerine daha uzun vadeli kullanacağımız ürünlere yönelmek, geri dönüşümü desteklemek ama temelde ihtiyaç fazlası tüketimi kesmek, bireysel olarak yapabileceğimiz şeyler.
Hala geç değilken, doğaya, tüm canlılara duyarlı, israftan ve açgözlülükten uzak bir dünyayı mümkün kılalım. Yoksa ödeyeceğimiz bedel çok ağır gibi görünüyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.