Prof. Dr. Yavuz Köktaş 30 Ağustos 2023’te vefat eden tanınmış Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi hocası Prof. Dr. Hüseyin Atay’ın düşüncelerini derledi.
Yavuz Köktaş
Uyananinsan.com 4/9/2023
Öncelikle Rabbim taksiratını affeylesin diyorum.
Sonra da onu tanımak için fikirlerinden derlediğim bir demet sunmak istiyorum.
Hemen belirteyim ki bu fikirler ve bu üslup benimsediğim şeyler değil. Yine de çok çok az olsa da katıldığım yerler var.
Sadece tanınması için paylaşıyorum. Zira yazılıp çizilenlere bakıyorum, her şeyin birbirine karıştığını görüyorum. İnsanı tanımadan fikir sahibi olmamak lazım.
Bundan sonra tabii ki, herkesin fikri ve takdiri kendine.
1. Namazda farz olan rekatlar iki rekattır. Gerisini ister kılarsın ister kılmazsın.
2. Hz Ömer’in seçilmesi, yine Hz. Ömer’in gelecek halifeyi seçmek için danışma kurulu ataması, Kur’an’ın şura ilkesine tam uymamıştı.
3. Halkın dininde demokrasiye hiç yer yoktur. Ulemânın dininde demokrasiye yer bulmak mümkündür, ama laikliğe onda da yer yoktur. Kur’an’ın dininde demokrasiye de laikliğe de yer bulmak mümkündür. Zira Kur’an’in dini akla ilme uyar ve duruma çözüm getirme potansiyeli taşır.
4. Mustafa Kemal dinin kalkınmadaki etkisini iyi tespit etmiş ve ona göre yeni uygulamaya geçmiştir. 1924’te İmam Hatip okullarını (27 tane) ve ilahiyat fakültesini açmış, okullardaki din derslerine de aynen devam edilmiştir, ama hükümet başkanı İsmet İnönü 1927’de imam hatip okullarını kapattı ve okullardaki din derslerini de kaldırdı. ilahiyat fakültesini de 1933’de kapattı ve böylece Mustafa Kemal’in öngördüğü yeni din anlayışı atılımı söndürüldü. 75 sene sonra Mustafa Kemal’in anlayışını, anlayarak uygulayacak bir devlet adamının bulunamaması da Türkiye’nin kötü talihidir.
5. İslam dünyasının kölelikten ve sömürge olmaktan kurtulması için ilmi bütün halka yaymak, halkı bilgilendirmek ve bilinçli yapmak gerekmektedir. bunu yapabilmenin yegane yolu halkı Kur’an’ı tercümesinden okuyup anlamaya özendirmektir. 56 yıllık öğrenim ve öğretim hayatında buna yardımcı olmaktan başka çıkar yol bulamadım.
6. Akıl Kur’an’dan büyüktür, çünkü Kur’an insanı aklinı kullanmaya, düşünmeye özendiriyor. Kur’an insanın düşünmesini istiyor. insan düşünsün de nereye giderse gitsin. düşününce cehenneme gidecekse cehenneme gitsin. onun cehenneme gitmesi Kur’an’ın umurunda değildir. Kur’an’ın umurunda olan insanın düşünmesidir. Kur’an emindir ki insan düşünerek cehenneme giderse bilerek cehenneme gitmiştir. ikinci defa düşünmesinde cehennemden çıkmasını öğrenecektir. Ama hiç düşünmezse her zaman cehennemde kalır. Kur’an kendini güvene almak için kendini akla teslim etmiştir. aklın Kur’an’dan büyük olması onun hem Kur’an-ı Kerim’i hem de Kur’an’da olmayan şeyleri anlamasındandır. Akıl, dinin 1. kaynağı, Kur’an, 2. kaynağıdır.
7. Sünnet Resulullah’ın örnekleğidir. O dönemde bir meselenin nasıl çözüldüğünü ortaya koyarak bize örnek olmuştur. Onu aynıyla günümüze taşımak gerekmez.
8. Şu ayet bizim geri kalışımızın sebebidir (bunu bir hoca arkadaşımdan duydum):
الله يعلم وانتم لا تعلمون
9. İslam dünyası, şûrayı hiç gündemine almadığı gibi icmayı da hiç işleme koymadı.
Yöneticiler hep “ben” ile istedikleri mezhepçi bilgi sahiplerini işlerine geldikleri gibi kendi çıkarlarına kullandılar.
10. Miraç kıssasında Hz. Musa’nın bildiğini Hz. Muhammed’in akıl edemediğini, Musa’nın Muhammed’den daha akıllı ve tecrübeli olduğunu ortaya atmanın Kur’an’ın ruhuna ve felsefesine aykırı olduğunu kavramayan, bön ve düşüncesiz bir Müslümandır.
11. Miraç Olayı:
İslam dünyasında Hz. Muhammed’in ölümünden sonra büyük mitoloji yazarları çıktı.
Miraç kıssasında Hz. Musa’nın Yüce Allah’tan da alim olduğu ve bunun Kur’an’ın Allah anlayışını inkar olduğunu anlamayan müslüman işe yaramaz biridir.
12. Felsefe insanlığın icat ettiği en büyük bilimlerden biridir.
Gazali felsefe düşmanlığı yapmıştır.
13. Kur’an bir rivayet kitabı değil, bir din kitabı da değil, bir bilim kitabıdır. Çünkü Kur’an’ın kendisi bilime din diyor. Dikkat edilsin, dine bilim demiyor, bilime din diyor. “Bilmediğin şeyin ardından gitme.” İsra 17/36
14. Herhangi bir şahsın ya da kurumun İslam dinine göre dinî otoritesi ya da kutsallığı bulunmamaktadır. Bu noktadan bakıldığında da hiç kimse Allah adına konuşamayacağı için İslam’da teokrasi olduğunu iddia etmek yanlış olur. Kur’an’a Göre Araştırmalar IV
15. Kur’an’ı herkes anlayamaz, demek saçmadır ve Kur’an’a düşmanlıktan başka bir şey değildir. Kur’an’ı herkes kendi kültür ve tahsil seviyesine, hayat tecrübesine göre anlayabilir. Çünkü Kur’an anlaşılacak bir kitaptır.
16. Kur’an okumanın şartı yoktur. Her fırsatta, her durumda; yatarken, otururken, ayaktayken, abdestli, abdestsiz, hayızlı, hayızsız okunabilir.
17. Ahlaklı olmak, mantıklı olmanın bir sonucudur. Mantıklı olmak ahlaklılığı doğurur.
Mantık, düzenli ve insicamlı (tutarlı) konuşmaktır. Kişinin sözleri, işleri ve fikirleri arasında mantıklılık bulunması; bunlar arasında çelişki bulunmamasıdır. Bir yerde söylediğini başka bir yerde yalanlamaması, bu bakımdan prensip sahibi, düzgün ve düzenli olmasıdır. Mantıksızlık, çelişkili olmak ikiyüzlülükten yani münafıklıktan başka nedir? Münafıklar, dolandırıcılar ve sahtekârlar mantığa karşı çıkarlar. Mantıklı olmak işlerine gelmez. Mantığın olduğu yerde yalan olmaz.
18. Akıl yanılmaz. İnsanı diğer güçler; iradesi, arzuları, şehvetleri yanıltıyor.
19. Kaza namazı yoktur.
20. Kur’an’ın temel ibadeti namaz değildir, okumaktır.
Allah rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ten razı olsun.
21. Bilimde ideoloji olmaz. İdeolojist, bilim insanı olmaz. Bilim insanı da ideolojist olmaz.
22. Kur’an Allah’ın sözü, hadis ise insan sözüdür.
Hadis mütevatir de olsa Kur’an’a denk ve eşit olmaz.
Kur’an’a uygunluğu göz önünde bulundurulmalıdır.
23. Kur’an-ı Kerim’de kadere inanmak yoktur. Kadere verdikleri anlam insanın alın yazısı anlamına gelir.
24. İman subjektiftir, bilim objektiftir.
25. İnsanın yaptığı işler ve eylemler bilime dayanacak. Çünkü bilime dayanmazsa hiçbir iş istenilen olumlu sonucu vermez. Ters ya da olumsuz, yıkıcı sonuç verir. Bunun için Kur’an bilim sözcüğünü sekiz yüz elli beş kez kullandı.
Kur’an belgesi, tanığı, kanıtı olan ve doğuştan değil, beş duyu ile deneyimi ve algısı olan belgeliye bilim diyor. “Bilgin olmadığı nesnenin ardına düşme. Doğrusu işitme, göz, gönül, bunların herbirinden sorumludur.” İsra/Gece yolculuğu 17/36
26. Peşin fikirlilik, dolu kapla pınardan su almaya gitmeye benzer. Kur’an’a Göre Araştırmalar VI
27. Akıl önce Kur’an sonra verilmiştir. Kur’an aklın yetkisine ve anlayışına bırakılmıştır. Akıl onu anlayacak ve insanlara anlatacak. Akıl Kur’an’ı evrensel, zaman ve yer aşımıyla anlayacaktır. “Doğrusu, düşünen uluslar için bunda belgeler vardır.” Râd 13/4
28. Kur’an akla seslenir. Çünkü akıl Kur’an’dan önce vardır; yoksa yok’a seslenmiştir.
29. Akla güvenmeyen Kur’an’a da güvenmez. Kur’an’ın Kur’an’lığını akıl ispat etmektedir. Tasavvufçuların akıl yerine kalbin duygusallığını ve dengesiz, ölçüsüz hayalleri koyarak aklı reddetmeleri, Kur’an açısından affedilmez hatalarıdır. Bu hata da tövbesiz affolmaz.
30. 861 yılında mutelizenin yasaklanmasıyla İslam dünyasında dört rivayetçi kurum akla karşı olarak topluma egemen oldu.İşte 861 yılından bu yana İslam dünyası bunların egemenliğinde akıldan ve Kur’an’dan uzak olarak cahilliğin bataklığında, karışıklık, çatışma içinde bocalamaktadır.
31. Ben maturidici olmadığım gibi bir mezhepten de değilim. Elli yıl önce mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür diye kitaplar çıkmıştı, şimdi diyorum ki mezhepçilik dinsizliğe bir köprüdür. Çünkü içinde şirk gizlidir. Mezhepçilikte gerçeğe uyma değil, yetkeye uyma önemlidir ve öndedir.
32. İslam dünyasının problemi.
Üzülerek söylüyorum ki, on bir asırdır mezheplerin kuruluşundan beri, fıkıh, şeriat sayılarak Kur’an’a eş tutulmuştur. Kur’an değişmeyeceğine göre fıkıh da değişmez olarak kabul edilmiş ve bu kabul hala devam etmektedir.
33. İslam milletlerinin çektiği sıkıntı, yetişmemiş, ilimde pişmemiş cahil halk hocalarından kaynaklanmaktadır. İdareler ve siyasetçiler de onlardan yana olup, onları desteklemektedir. (el Hak doğru)
34. Kadınların dövülmesi Kur’an’da yoktur. Darp, cinsel ilişkide bulunun demektir.
35. Tanrı’dan başlayarak düşünmeye varmak yerine, düşünceden başlayarak Tanrı’ya varmak özgürlüktür.
36. Kur’an’da kadınların başörtü örtmeleri emir değildir, yasak da değildir. Ancak mübahtır. Yalnız göğsü örtmeye emir vardır.
37. Hüseyin Atay, fıkıh kitaplarına ve Hz. Peygamber’in hadislerine dayanarak yaptığı incelemeler sonucu bu yıl Türkiye’de vatandaşların toplam 47,5 saat fazla oruç tuttuklarını saptadı. İmsakiyedeki saatlerin İslami belirlemelere uymadığını öne süren Prof. Atay, bu yüzden kılınan sabah namazlarının da geçersiz sayılacağını söyledi.
Hüseyin Atay, Hz. Peygamber’in tan yeri ağarana kadar yenilip içilebileceğini söylemesine karşın, sahurun bittiği saatte her yerin kapkaranlık olduğuna işaret ederek, ”Tan yeri 05.00’te ağarıyor, oysa imsakiyede sahur 03.25’te kesiliyor. Dolayısıyla oruç her gün 1 saat 35 dakika erken başlatılıyor. Bu sayı ramazan ayı toplamı olarak hesaplanırsa, Müslümanların ramazanda 47,5 saat fazla oruç tuttukları ortaya çıkar” dedi. Prof. Atay, İslam’da “vaktinden önce kılınan namazın da geçersiz sayıldığına” dikkat çekerek “Dolayısıyla ramazanda 1,5 saat erken kılınan sabah namazları geçersiz sayılır. Bu yüzden hepsinin tekrar kılınması gerekir” diye konuştu. (9 Temmuz 1983)
38. Kaderin olmaması demek; Allah’ın insanın ne yapıp ne yapmayacağına dair bir yazısı olmaması demektir. Allah insanın yarın ne yapacağını bilir demek; insanın yapmasını zorunlu kılar ve insan yaptığından sorumlu olmaz demektir. Çünkü özgür iradesi kalmaz. Allah insanın ne yapıp ne yapmayacağını bilmez de denemez. O zaman Allah’a cehalet ve bilmezlik nispet edilmiş olur ki, bu olamaz.
Ancak şu denebilir: İnsanın her yaptığı Allah’ın ilminin içindedir. Denizde balıkların hareket etmelerine, doğup büyümelerine, denizin bir etkisi ve baskısı olmadığı gibi, insanların hareketlerine ve özgür iradelerine de Allah’ın ilminin bir etkisi olmaz. Allah’ın ilmi bütün zamanları kuşatmıştır. Onda geçmiş ve gelecek yoktur. Böylece Allah’ın ilmi kadere kanıt sayılmaz.Kader yok, özgür irade var. Özgür irade yoksa din de yoktur. Kuran-ı Kerim’de kader’e inanmak yoktur. Kader’e verdikleri anlam, insanın alın yazısı anlamına gelir. Bu da insanın dünyada ne yapacağı ve ne yapmayacağı doğmadan önce yazılmış, çizilmiş ve iş bitmiştir, değiştirilemez demektir. Cennetlik ve cehennemlik olması elinde değildir anlamına gelir. Böyle kadere inanan aslında Kur’an’ı ve Peygamber’i temelinden inkâr etmiş olur. Çünkü Kuran’a, Allah’a, peygambere inanmak insanın özgür irade sahibi olmasına dayanır. Özgür irade sahibi olmayan hayvandır. İnsanın dindar ve din sahibi olması özgür iradesine bağlıdır. Burada kadere iman diye bir şey yoktur. İnsanın özgür iradesi vardır ve yaptığı her hareketten sorumludur. (Kur’an’da İman Esasları ve Kader Sorunu kitabından alıntı, 1.baskı 1961)
39. Müslümanların ilerleyebilmeleri için bu geleneksel din anlayışından kurtulmaları gerekir. Bu ise ancak, Kur’an’a dönüp onu çağa hem uygun hem yön verecek bir şekilde yorumlayarak yeni bir din anlayışı geliştirmekle mümkün olabilir. Fakihlerin dininde, yani fıkıhta demokrasi yoktur, fikir hürriyeti yoktur, müslümana din hürriyeti yoktur ve yanlış bir hilafet anlayışı vardır. Sultanlık, diktatörlük, totaliter bir din ve idare anlayışı vardır. Resmî, gayri resmî dinî grupların ve dincilerin din dedikleri, fakihlerin fıkhı olan bu anlayıştır. Bu geleneksel din anlayışından farklı yeni bir din anlayışı geliştirilmedikçe ve ona karşı çıkılmadıkça müslümanların ilerlemesini mümkün görmeyen âlimler, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin dışında karşılaştığım böyle İslam âlimleri, yeni bir İslam anlayışının doğmasını Türkiye’den bekliyorlar. Devletin ve hükümetlerin bu âlimlerin beklentilerine cevap vermek için, Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilahiyat fakültelerinin ıslah edilip geliştirilmelerine önem vermeleri, dinî olmaktan önce millî bir görevdir.
(Kaynak: Kur’an’a Göre Araştırmalar II)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Hz. Peygamber, bir Kuran kursu açmadı. Pek çok sahabi, Kuran’ı yüzünden hiç okumadan bu dünyadan göçtü ama saatlerce gece namazı kılıyorlardı. Müzzemmil suresinin son ayetinde de bu açıkça görülüyor. O ayette kıtalden (savaştan) bahsedilmesi de, o ayetin Medine’de indiğini açıkça gösteriyor. yani Mekke döneminde de Medine döneminde de saatlerce gece namazı. Başarıyı sağlayan da zaten bu oldu. Ama şeytan da, nefis (ego) namazdan hoşlanmazlar. O nedenle de insana ayette bildirildiği gibi sağdan yaklaşarak uzun ve çok namaz kılmamızı engellemek için bir çok mazeret uydururlar. Kazan Hakk’ın rızasını namaz ile tesbih ile, Aldatmasın seni nefsin bin bir çeşit hile ile