Fransa’nın Cezayir’de üç soykırımı

Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin soykırım yaptığı eski sömürgesi Cezayir ziyaretinde halk tarafından ıslıklandı, yuhalandı ve protesto edildi; buna rağmen pişkince gülmeyi, selamlamayı bırakmadı. Macron, Cezayir ziyaretinde iki ülke arasındaki gergin ilişkileri gidermek için bulunuyordu. Ancak öğrenciyken öğretmeniyle çocuk istismarı ilişkisi yaşamasıyla ünlü Türk düşmanı Rothschild Bankası eski temsilcisi, aklından çıkaramadığı Türkiye’yi Cezayir ziyaretinde de suçlamaya devam etmiş, ülkesi aleyhinde suçlamaların Ankara propogandası olduğunu savunmuştu.

Fransa’nın Cezayir ile ilişkileri son dönemde soğuk. Paris İslamofobi siyaseti dahilinde Cezayir kökenli din adamlarını oturma izinleri bile olsa ülkesinden kovuyor. Öldürdüğü ve çeşitli amaçlarla kullandığı binlerce Cezayirli Müslümanın iskeletlerini müzelerinde saklayıp dini törenle toprağa gömülmesini engelliyor. Cezayir’den sömürge döneminde çaldıklarını iade etmiyor. Bu nedenle Cezayir cumhurbaşkanı Tebbun ve Fransa cumhurbaşkanı Macron birbirlerini suçlamaktaydı.

Kuzey Afrika ülkesi, nüfusu 40 milyona yaklaşan Cezayir 300 yıl Osmanlı eyaletiydi. Diğer İslam ülkeleri denizcilik kültürünü yitirdiğinden Osmanlıların deniz gücü olmasının ardındaki ülkeydi. Ancak 1830’da sözde dost Fransa hain bir operasyonla ülkeye çıkarma yaptı. Bunu, II. Mahmud iktidarına ortak düşman Mehmed Ali Paşa’ya karşı, onun yayılmasını engellemek için geçici yaptıkları yalanıyla geldiler. Lozan anlaşmasında Cezayir’in Fransa’ya ait olduğu resmen kabullenildi.

1830: Girerken soykırım

Fransa Cezayir’de her biri en az bir milyon Cezayirli Müslümanın katliyle sonuçlanan üç soykırım düzenledi. Bunların ilki 1830’dan sonraki çeyrek yüzyıllık süredeki vahşice kıyımdı. Bunda özellikle Cezayirli ilim adamları ve denizcilik uzmanlarını katlettiler. Bir yandan da Cizvit ve Allianz okulları başta Hristiyanlaştırma kampanyası yürüttüler. Halkın bir bölümünü zorla Hristiyanlaştırdılar. Can kaybı bir ile iki milyon arası olarak hesaplanmakta.

1960: Çıkarken soykırım

İkinci soykırım, Cezayir’in bağımsızlık için ayağa kalktığı 1959-1960 arasında mücahitleri makineli tüfeklerle, sivil halkı intikam eylemleri ve aç bırakarak öldürdükleri dönemdi. Katillerin komutanlarından biri Paraşüt Komandosu Binbaşısı, sonradan cumhurbaşkanı adayı olacak Hean Marie Le Pen’di. Bütün bunlar da cihadı durduramayınca cumhurbaşkanı De Gaulle Cezayir’e bağımsızlığını teslim etmek zorunda kaldı. Ülkeyi efendileri adına yöneten Hristiyanlaşmış Cezayirliler de Fransa’ya sığındılar. İsyanı bastırma girişiminde bir milyona yakın Müslüman öldürüldü. Sözde tam bağımsızlıkçıların yere göğe koyamadığı Türkiye’nin 27 Mayıs albaylar cuntası ise Birleşmiş Milletler’de Cezayir bağımsızlığı aleyhine oy kullanmıştı.

1990lar: ‘Ninja’ soykırımı

Üçüncü soykırım dolaylı yoldan Fransa’nın hakimiyetindeki Cezayir elitlerine yaptırıldı. 1990lı yılların başında İslami kesimin seçimlerle iktidara yürüdüğü kesinleşince ülkede darbe ve sert önlemler alındı. Barışçıl siyasi hareket yerine ajan provojatör terör hareketleri öne geçirildi. Bu bahaneyle ülkede çok kanlı bir iç savaş çıkarıldı. Yüzlerini kapatıp siyahlar giydikleri için Ninjalar adı verilen katliam tugayları İslami varoşları haritadan sildi. Yaklaşık bir milyon Cezayirli 1990lardaki iç savaşta dürüldü. Fransa buna sponsor olmuş, ancak dökülen kan nedeniyle kamuoyu korkusundan Cezayir hükümetine askeri desteği sınırlı olmuş, Türk dostlarına ihale etmişti. Zırhlı meskûn mahal savaş araçlarını o dönem Rahmi Koç’un başında olduğu Koç Holding sağlamış, grubun savunma sanayiine girişi Müslüman katliam aracı ihracatıyla başlamıştı.

Cezayir Afrika’nın en büyüğü

Cezayir komşusu Fas ile bölgede etkinlik için tarihsel rekabet içinde. Bununla birlikte 2019 yılındaki protestolarla devrilen Buteflika rejiminin yerine önce askerler ardından halkın boykot ettiği bir seçimle Abdülaziz Tebbun geldi. Cezayir doğal gaz, petrol ve mineral yataklarına sahip, tarımsal arazisi, eğitimli nüfusu ve ticaret limanları olan, Afrika’nın en büyük yüzölçümlü ülkesi. Birbirine en yakın iki ülke olan Türk Cezayir yakınlaşması son yıllarda yeniden başladı.