Fransa’da “camiler kapatılsın” sesleri

Burhanettin Akbora

Türkiye’ye karşı Doğu Akdeniz enerji zenginliklerini ele geçirmek üzere Yunanistan’a askeri destek veren ve en son Adalar Denizi’nin Türkiye sınırındaki Lozan Anlaşmasına göre silahsızlandırılması şart olmak üzere Yunanistan’a verilen Adalarda geçen hafta silahlı bir deniz tatbikatı yapan, öte yandan Libya’da savaş suçlusu darbeci general Hafter güçlerini destekleyen Fransa, bir yandan da İslam düşmanlığında giderek artan bir söylem içine girmekte. Yakın zamanda tıpkı ABD’deki zenci azınlıktan bireylerin polis nezaretinde boğularak öldürülmesi gibi bir Türk gencin de hayatını kaybettiği ülkedeki camileri kapatan, cami cemaati yardım paralarına el koyan, pek çok oturma izinli Kuzey Afrikalı imamı sınırdışı eden Emmanuel Macron hükümeti, saldırgan tutumunu sürdürüken, ortaya çıkan İslamofobi söylemi muhalefet partilerince yetersiz bulunuyor ve Müslümanlara karşı daha sert bir tutum alınması isteniyor.

Nisan 2022 seçimlerinde kullandığı Türkiye ve Müslüman karşıtı söylemle sandalye sayısını artıran Le Pen, Fransız basınınıa verdiği demeçte hükümetin az sayıda camiyi kapatıp, az sayıda imamı sınırdışı ettiğini, bunların çok daha fazla hale getirilmeis gerektiğini savundu. Müslüman karşıtı ırkçı sağ lider, Fransa  topraklarındaki bütün camilerin kapatılması gerektiğini açıkça ilan etti. Le Pen, kendisine göre radikal söylemde bulunan, yani İslamiyetin gereklerini anlatan bütün camilerin ve İslamiyet ilkelerini savunan Müslümanların sınır dışı edilmesi gerektiğini savundu.

Paris yönetimi, uluslararası toplum ve Müslümanların tepkisine rağmen, “radikalizmle mücadele” adı altında sadece son iki yılda 24 cami kapattı. Bu camilerde Kuran-ı Kerim’in ilkelerinin anlatılması Fransız medeniyetine aykırı bulunduğu iddia edilerek kapatma kararı alınırken, caminin tamiratı gibi konularda toplanan ve resmi cami derneği banka hesaplarında bulunan yardım paralarına da hükümetçe el kondu. Macron’un İçişleri Bakanı Darmanin’in talebiyle çok sayıda cami hakkında da kapatılması için başlatılan yasal süreç devam ediyor.

Fransa’da halkın Müslümanlara ve özelde de Türklere karşı medya tarafından bilenmesi sayesinde giderek artan bir hızda toplumda İslamofobi yayılıyor. Pek çok Fransız Türkiye’ye ders verilmesi, ülkeden Müslümanların atılmasından yana. Geçen yılın başlarında aralarında üst düzey generallerin de bulunduğu yüzlerce asker, “ordu rahatsız” yönelimli, hükümetin biran önce Müslümanlıkla mücadele etmesi gereği konusunda bir ortak açık mektup yayınladılar. Bir yandan da Yunanistan lehinde Türkiye’yle savaşılması, Yuanistan’a Rafale uçaklarının ucua verilmesi konusunda adımlar atılmakta.

Fransa yaklaşık 300 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğuun en sağlam müttefiği olmuş, Hapsburg imapartorluğuyla mücadelede birlikte yer almıştı. 1683’te iki devlet Avrupa’yı arasında paylaşacak şekilde harekata girişmişler, 16 yıl savaşları ve İspanya tahta geçiş savaşları yaklaşık 25 yıl iki ülkenin dayanışmasıyla Almanca konuşan uluslara karşı sürmüştü. Ancak bu ilişki ilkin Napoleon’un Mısır işgali, yüz yıl sonraysa 1. Dünya Savaşında bozulmuştu. Özellikle son dönemde Fransa Türk düşmanlığını artırarak gerek Avrupa Birliğine girişine engel koydu gerekse hemen her konuda Yunanistan’ın tam arkasında durdu. Yunanistan’da yapılan en büyük dost anketlerinde düzenli olarak Fransa başta gelmekte.

Türkiye ve Fransa arasındaki mücadele bir yandan da Afrika’da devam etmekte. Türkiye Fransanın sömürgeci etkisine karşı yerli güçleri destekleyerek Paris’in doğal kanyankları sömürmeye dayalı menfaatlerine zarar vermekte. Bunlar Fransa’da öfkeyle karşılanmakta.

Diğer yandan Müslümanlık Fransa’da hızla yayılmakta. Müslümanların sayısının ülkenin yüzde yirmisini aştığı düşünülmekte. Bunlar ağırlıkla Afrika kökenli Müslümanlar olsa da Fransa Avrupa’daki en büyük ihtida hareketine dahne olmakta, yüzbinlerce yerli Hristiyanlık ya da ateistlikten Müslümanlığa geçmekte ancak bunun toplumdaki tepkilerinden çekinerek gizlemekte. Müslümanlığı kabul eden yerli Fransız nüfusu sayısının yarım milyonu geçtiği bazı gözlemcilerce iddia eidlmekte. Bu da kendini Batı medeniyetinin merkezi gören Fransız derin devletine korku ve endişe vermekte.