İslam dünyasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın zamanda yaptığı “İslam Ümmeti olarak bizim kardeşliğimiz her türlü anlaşmazlığın üstesinden gelecek güce sahiptir” çağrısı büyük bir etki yapmışa benziyor. İslam dünyası medyasında Erdoğan’ın bu..
İslam dünyasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın zamanda yaptığı “İslam Ümmeti olarak bizim kardeşliğimiz her türlü anlaşmazlığın üstesinden gelecek güce sahiptir” çağrısı büyük bir etki yapmışa benziyor. İslam dünyası medyasında Erdoğan’ın bu sözleri ardından bir liderlik mi beklediği ya da bunun mümkün olup olmadığı konusunda sorular soruluyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) toplantısında Türkiye Cumhurbaşkanı ve İSEDAK Başkanı olarak dünyanın inşası yolunda çabalara teşekkür etmiş, Ali İmran Suresi’nden “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz” ayetini okumuş, ‘İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır’ hadisini nakletmiş, İslam ümmetinin mensupları olarak, hiçbirimizin kendimizi dış dünya, çevre ve ötesinde hadiselerden izole edemeyeceğini belirtmişti. Erdoğan, Afrika’dan Asya’ya bütün bu coğrafyalarda dünyanın neresinde bir zulüm varsa, çatışma varsa, açlıktan ve susuzluktan ölen masum varsa, vebalinin bütün Müslümanlar üzerinde olduğunu vurgulamıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, fikir ayrılığına düştükleri, farklı kanaatlere sahip oldukları hususların ortaya çıkabildiğini, bunları hayatın tabii akışında karşılaştıkları sıradan meseleler olarak gördükleri ve çözüme kavuşturdukları müddetçe hiçbir sorun olmadığını söylemiş, en önemlisi de İslam ümmeti olarak, kardeşliklerinin her türlü anlaşmazlığın, her türlü fikir ayrılığının üstesinden gelecek güce ve dirayete sahip olduğunun altını çizmişti.
Batı’yı da eleştiren Cumhurbaşkanı pandemi dönemine değinmiş, aşı ve ilaç şirketleri doğrudan insanlığın geleceğini ilgilendiren böyle bir meselede dahi fahiş kar elde etme hesabını bırakmadığını, insanlığın dayanışmaya en çok ihtiyaç duyduğu bu dönemde mevcut küresel sistemin çirkin yüzünü deşifre eden örnekler olduğunu belirtmişti.
İslam ülkelerinin en büyük ticaret partnerleri kendileri değil, Batılı ülkeler. Aslında Batı malı bir İslam ülkesinden alıyor, işliyor ve diğer İslam ülkesine satıyor. Bu da her işlemde Batı’ya büyük paralar kazandırıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam ülkeleri olarak ticari ve ekonomik iş birliğimizi daha da ilerletme, krizi fırsata çevirme çağrısı yapmış, bun aörnek olarak da yazın hizmete giren İslam Ülkeleri Tercihli Ticaret Sistemi’ni örnek göstermişti. Erdoğan’a göre İslam ülkeleri aralarındaki ticareti %25 oranına çıkarsalar, gerisi gelecek.
İslam dünyasındaki en büyük eksiğin kendi banka ve finans sistemlerinin bulunmaması olduğundan yola çıkarak Erdoğan İslam ülkelerindeki tasarrufların, helal yatırım ürünü olan bu fona aktarılmasını, Altın borsası ve gayrimenkul borsası gibi bu girişimlerin hayata geçmesi noktasında hep birlikte çalışılmasını istemişti. Ticaretin ve kontratların korunması için de İstanbul’da kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı Tahkim Merkezi’nin bir İslam mahkeme merkezi olmasını önermişti.
Erdoğan ortak kodlama, siber güvenlik, dijital beceri ve yetkinlik geliştirme, ortak data altyapısı oluşturma gibi somut projeleri hayata geçirebileceklerini savunmuş, ağırlaşan ekonomik şartların, özellikle Batılı ülkelerde İslam düşmanlığını ve yabancı karşıtlığını ciddi manada körüklediğini, Batılı siyasetçilerin oy devşirmek veya başarısızlıklarını örtmek için en sık başvurduğu araçlardan birisinin İslam karşıtlığı olduğunu belirten Erdoğan, başörtüsüne okul, iş hayatı ve kamusal alanda getirilen hukuk dışı kısıtlamaların bunun en çarpıcı örnekleri olduğunu da savunmuştu.
LGBT küresel dikta aracı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, LGBT dayatmasının küresel bir dikta aracı haline geldiğini, hem aile kurumunu hem de İslami değerleri zayıflatmayı amaçladığını vurgulayarak, “Hangi cafcaflı ambalaja konursa konulsun insanların dinlerini yaşamasına mani olmak, zorbalıkla inançlara müdahale etmek, kendi hayat tarzını dikte etmek, Orta Çağ’ın engizisyon ruhunu yeniden hortlatmak demektir. Şüphesiz bu faşist dalgadan Müslümanlarla birlikte dili, kültürü, ten rengi, kökeni farklı diğer gayrimüslimler de etkileniyor. Irkçılığın bu yeni biçimiyle mücadelede teşkilatımız bünyesindeki dayanışmanın güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. 15 Mart’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ‘İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü’ olarak kabul edilmesi bu doğrultuda uluslararası topluma verilmiş bir mesajdır.” değerlendirmesini yapmasıyla özellikle LGBT’nin Batı’nın İslam dünyasının yegane üstünlüğü olan aile sistemini çökertmek için bir araç olarak kullandığını isim vererek gözler önüne sermişti.
İslam dünyasında giderek artan oranda diğer 50 ülkeyle ilişkilerin artırılması konusunda sesler çıkmaya başladı, Erdoğan’ın bu konuşması ardından en azından bunun ihtimal olup olmadığı sorgulanmaya başlanarak yeni bir tartışma başlatıldı.
Dünyada 50’ye yakın nüfus çoğunluğu Müslüman olan Birleşmiş Miletler üyesi ülke bulunuyor. Bunu dışında sekiz milyarlık dünyada toplam iki milyar Müslüman dininden insan yaşıyor. Bu da her dört kişiden birinin Müslüman olduğunu anlamına gelmekte. Ancak bu dörtte bir oran, sadece sekizde bir pay alıyor ve geliri dünya ortalamasının yarısı kadar.
Yalnızca Orta Doğu ülkelerinin bir raya gelip ortak ticaret bloğu oluşturmaları bile yarım milyarlık, dev boyutlarda, AB’yle boy ölçüşecek bir oluşum çıkarabilecekken İslam dünyasının aralarındaki çekişmeler ve Batı hayranı elitler bunu önlemekte.
