Dil-tarih sohbeti: Etrüskler İtalya’ya Türkiye’den mi gitmişlerdi?

27 Şubat 2025   Kutluk Özgüven

Soru: Etrüskler bazı tarihçilerin iddia ettiği gibi Küçük Asya’dan (bugünkü Türkiye’den) İtalya’ya nasıl geldiler?

Cevap: Roma medeniyetinin kökenini oluşturmuş önemli bir kavim olan Etrüskler muhtemelen Türkiye, Yunanistan, hatta İtalya kökenli değildi.

Mevcut tüm ülkeler, bir zamanlar orada yaşamış olan antik medeniyetin aslında yerli olduğunu ve asla uzaklardan gelmediğini iddia eder. Iraklılar, Sümer medeniyetinin her zaman Iraklı olduğunu söyler. Hintliler, antik Mohancaro Daro ve Harrapa medeniyetinin Hindistan’dan geldiğini vurgular. Yunanlılar, Minoalıların veya Pelasgların her zaman Yunanistanlı olduğunda ısrar eder. Ermeniler, Urartuların yerel Ermeniler olduğunu iddia eder. Bu hep böyle devam eder.

Tartışmaktan hoşlanmadıkları şey, binlerce yıl boyunca, yerleşik alemler, Sarı Nehir, Nil, İndus, Ganj, Mezopotamya ve diğer tarımsal noktalar arasındaki Avrasya halklarıdır. Bunlar

• ilk önce ren geyiklerini ve daha sonra binmek için atları evcilleştiren,
• at arabaları için gerçek dayanıklı tekerlekler icat eden,
• ara sıra geçimlik tarımla koyun ve sığır yetiştiren,
• aşırı hareketli, genellikle mevsimsel olarak binlerce mil hareket eden,
• bir gün içinde koca bir şehir kuran,
• demirciliğe yol açan mobil metal teknolojilerine sahip olan,
• birçok ırkın karışımı, genellikle kızıl saç sıklığı alışılmadık derecede yüksek ancak daha sonra Doğu Asyalı çiftçi genlerinin aşırı akışına maruz kalan,
• Kuzey Amerika’dan tersine göç eden Dene-Yeniseylilerin muhtemel istisnası haricinde her zaman aglutinatif diller konuşan,
• günümüzde bile insan ruhuna en doğal olan isteğe bağlı spiritüalist ağlarla sağlam bir şekilde yerleşmiş minimalist sosyal protokollere sahip tek tanrıcılığı izleyenler,
• merkezsiz yaşasalar da talep üzerine merkezileşebilen,
• yıllık ortak seferlerin titiz lojistik hesaplamalarla planlandığı, bazen koordinasyon için yeni bir nominal imparator için oylamanın yapıldığı konferanslar düzenleyen,
• her birim yüz veya daha az kişi kadar küçük ama tamamen kendi kendine yeterli olan,
• meritokratik (liyakate dayalı) kaçınılmaz olarak sinüzoidal dalgalarla ortaya çıkan aristokrasileri (örn. Hun, Avar, Aşina, Wusun, Chingisid, vb.) de sistematik olarak silen,
• her erkek, hatta isterse kadının, ömür boyu aylarca ata binip eyer üstünde yiyip uyuyabilen bir atlı okçu olarak eğitildiği,
• sonraki İskit, Hun, Türk, Macar, Moğol, Mançu vb. medeniyetlerine benzeyen

alışılmadık şekilde ata binen, eklemeli diller konuşan, pratik zekalı insanların aniden ortaya çıktığını, yeni bir medeniyet başlattığını ancak zaman içinde daha sonra gelen, misafir işçi halkların arasında eridiklerini görmeye devam ediyoruz.

Örnek medeniyetler ve başkentlerine bakarsak

• Türkmenistan’daki Anau (Oxus) medeniyeti bilinmeyen gruplarca
• Irak’taki Uruk (Sümer) medeniyeti Doğu Sami halkları tarafından
• Pakistan’daki Harrapa (İndus) medeniyeti Aryalar tarafından
• Girit’teki Knossos (Minos) medeniyeti Yunanlıların ataları Mikenler tarafından
• İtalya’daki Tarquina (Etruria) medeniyeti Latinler tarafından asimile edildiler.

Etrurian dili, tam olarak anlamasak da ve Fenike’den alınmış kelimelerle dolu olsa da, Macarca veya Türkçe’ye benzer bir dildir. Aralarında yüzyıllar hatta binyıllar olsa da Sümerce de öyledir ve çözülememiş olan Linear-A’nın ardındaki Minos dili de öyledir. Ve elde yazıtlar bulunmasa bile duvar resimleri ve tabletlere bakınca Anau daha sonraki Sümer kültürüne benzemektedir.

Doğal olarak, bu medeniyetleri kuranları bulmak adına ilk şüpheli her zaman doğal afetlerin tetiklediği zincirleme reaksiyonlarla rahatsız edilip dünyaya yayılan Kuzey Avrasyalılar olmalıdır.

Ancak en başta gelen aday durup dururken, tarımsal bölgeler arasında mekik dokuyan ve dünyayı birbirine bağlayan bu Kuzey Avrasya halklarından akademisyenler tarafından bahsedilmez.

Etrüsk sanatı

Başka bir Etrüsk sanatı

Harrapa sanatı

Sümer sanatı

Minoa sanatı