Dağıstan’da 20 ölü 50 yaralı kaydedilen terör vakasının nedeni ortada bir başarılı Müslüman modeli olmaması sonucu insanların kolayca kandırılması.
26 Haziran 2024 Faik Emre Özdemir Uyananinsan.com
Batılı istihbarat servislerinin Rusya’nın son aylardaki Ukrayna ilerlemesi karşısında aldıkları önlemler arasında 60 milyar dolarlık silah sevkiyatı, Rusya’yı vuran Amerikan füzeleri, ABD özel paralı askerlerinin gönderilmesi, Fransız askerlerinin konuşlanmasının yanısıra Dağıstan’da gerçekleşen geleneksel bir “sözde İslamcı terör” girşimini saymak gerekir.
Hazar Denizi kıyılarında yer alan 30’dan fazla farklı dili konuşan Müslüman grupların yaşadığı Dağıstan’ın en büyük iki kenti Mahaçkale ve Derbend’e koordineli gerçekleştirilen saldırılar İngiliz parmağının bulunduğu Necd isyanlarıyla başlayan üç yüz yıldır Batı ile iç içe olan ve son dönemde isimleri DAEŞ, El-Kaide olan ancak ipleri Batı ülkelerinin elinde bulunan Vahabi aşırılar tarafından gerçekleştirildi.
Özellikle koordineli yapılan saldırılarda Rusya’ya mesaj olarak ayağını denk al, fazla ileri gitme, bizim önlemlerimize karşı aşırıya kaçan adımlar atma mesajı verildi. Dağıstan Müslümanları tıpkı dünyanın her yerindeki doğal, organik Müslüman gruplar gibi diğer dinlerden insanlara tarih boyunca şefkatli yaklaşmış toplumlar. Kilise yakma, Havra bombalama gibi olaylar tasavvuf kökenli ve mertliğin önemli olduğu Kuzey Kafkasya’da bilinen şeyler değil. Ancak kurulan ajan provokatör hücrelerde yapılan zihin kontrolüyle müridler anormal eylemlere hazırlanabiliyor.
Her iki kentteki saldırılarda en az 20 insan hayatını kaybetti, 50 kişi de hastanede bakım altına alındı, bazılarının sağlık durumlaruı kritik. Bu kuşkusuz ciddi bir terör saldırısı. Rusya Fedeerasyonu’nun Müslüman cumhuriyetlerinden birinde gerçekleşmiş olması da bir başka endişe kaynağı. Rusya’nın yedi Müslüman cumhuriyeti var ve bunun da dışında Rusya’nın her bölgesinde milyonlarca Müslüman vatandaş ve Türki cumhuriyetlerden göçmen yaşamakta.
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da Vladimir Putin’e başsağlığı mesajında Türkiye’nin terörün her türlüsüne karşı olduğunu, saldırıları nefretle kınadığını belirterek, Rus halkına yaşamını yitirenler için taziye, yaralılar için de acil şifa dileklerini iletti, Türkiye’nin bölgedeki tüm çatışmaların sona erdirilmesi için çabalamaya devam edeceğini söyledi. Rusya Federasyonu’nun karışması, iş savaşa dönmesi, bölünmesi ya da Batıcı/Küreselci bir rejime dönüşmesi Türkiye’nin çıkarlarına en azından şu an uygun değil.
Dünya yüzeyinde başarılı, İslamiyeti en azından kızmen uygulmaya çalışan, bütün Müslümanlarca örnek alınabilecek toplumlar yok. Tıpkı Osmanlı’da, Mehmet Ali Paşa Mısır’ında, 20. yüzyılda Pakistan ve Malezya’da olduğu gibi böyle bir model belirmeye başladığı anda başına üşüşüyolar. Örneğin 2023-2013 arası 10 yılda Türkiye hem terörizmi ve iç çatışmaları halletmiş, hem kat kat büyüme oranı yakalamış halde hem dünyadaki Müslüman toplumlara iyi örnek oluşturan bir resim verirken 2013 yılında önce Hatay terör saldırısı, ardından 1 Mayıs olayları ve nihayetinde de çokuluslu gelişen Gezi olayları, en sonunda da 17-25 Aralık darbe girişimleri ile bir yıl içinde ülke ekonomisi, turizmi çöküntüye uğratılmış, Türkiye mucizesi sona ermişti. Kısaca kendilerine bir toplumsal model bulamayan dünya Müslümanlarının içlerine giren ajan provokatör hücreleriyle teröre yönlendirilmesi daha kolay.
1979 yılındaki İran İslam Devrimi ardından kısa sürede dünyadaki hemen her ülkede “İrancı” denen, aslında İran’ı bir model olarak örnek almak isteyen grupların oluştuğunu Batı iyi gördü. Bunları dağıtmak için Rabıta adı verilen Suudi Arabistan kaynaklı fonlar ülkelerin içindeki azınlık camilerde dağıtılarak “İrancılar” denen bu hızlı gelişen radikal kitle 1980’li yıllarda sulandırılmış ve Suud petrol parası finansmanıyla dağıtılmıştı. Türkiye bile 1980’lerde yurt dışındaki diyanet imamı maaşlarını Rabıta tarafından ödemekteydi. 1980’lerdeki İrancılık hareketi örneği ve bunun büyük paralarla bastırılması, dünya Müslümanlarının bir model arayışına ne denli aç olduklarının göstergesi.
Böylesi bir model olduğunda, tek bir ülkenin bile örnek oluşturması halinde iki milyar Müslüman aleminin geçliğinin terörizmi, suni grupları, casusluk ağlarını bırakıp onun peşine düşmesi doğal bir gelişme olur.
