ABD odaklı tuhaf bir kariyeri olan Tan ve ABD istihbaratı onaylı Yağcı, CHP yönetiminde önemli görevlere getirildi. Yazarımız Burhanettin Akbora mercek tutuyor.
15 Nisan 2025 Burhanettin Akbora
Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yönetim Kurulu’nda revizyon Parti Meclisi’nin onayıyla hafta sonunda resmiyet kazanmış ve Genel Başkan Özgür Özel’in sunduğu yeni MYK listesinde iki yeni isim arasında Mavi Vatan için ‘masal’ diyen eski ABD büyükelçisi Namık Tan tepkileri çekti.
CHP yönetim kadrosu, büyük ölçüde mevcut isimlerle yola devam etme kararı almasına rağmen Volkan Demir’in koltuğunu Mehmet Necati Yağcı, İlhan Uzgel’in koltuğunu Namık Tan devraldı. CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, Türkiye’nin denizlerdeki haklı mücadelesi Mavi Vatan için skandal açıklamasıyla tanınmakta. Eski ABD Büyükelçisi, TBMM’deki konuşmasında, Türkiye’nin dış politika attığını adımlarını hedef alarak, “bir ara tutturduğu mavi vatan masalından oldukça çabuk yüz geri etti” ifadesini kullanmıştı. Namık Tan’ın Türkiye’ye hayati olan bu konuda Yunan tezini savunması kamuoyunda hayret uyandırmıştı.
Öte yandan Tan, 17-25 Aralık girişimine ilişkin FETÖ söylemi kullanmasıyla biliniyor. Tan, ‘S-400 meselesine hamaset zemininde yaklaşmak bize kaybettirir’ demeciyle S-400 alınmaması konusunda “kraldan çok kral taraftarı” olarak nitelenen ABD yanlısı bir tutum izlemişti.
Namık Tan’ın kendi özgeçmişine göre 1956 yılında Mardin’de memur babası Mehmet Rami, Namık Kemal hayranı olduğu için “Namık” ismini vermiş, çocuğa batıcı çevrelerin gözdesi bu büyük adamın ismini almış. Ama Namık Kemal’in aksine zindanlarda değil saraylarda yürümüş. Tan’ın özgeçmişinde çok iyi bir öğrenci olduğunu vurgulamak için hariciyede gözde lise Galatasaray Lisesi’ni kazanıp gitmediğini belirtmiş, TED Ankara Koleji’nde bitirip hukuk okumuş, Dışişleri Bakanlığı Denizcilik Sorunları Dairesi’nde 1982’de işe girip eşi Fügen hanımla evlenmiş. Soğuk Savaş döneminde en önemli atamalaradan biri olan Moskova göreviyle hariciye kariyerine başlamış. Yine bakanlıkta kritik nokta olan Personel Dairesi’nde görev almış, hemen ardından Cumhurbaşkanlığı’nda özel kalem müdür yardımcısı olmuş, Özal öldürüldüğünde Namık Bey özel kalemdeymiş.
Moskova, Abu Dabi, Personel ve Cumhurbaşkanlığı gibi süper hızlı kariyer başlangıcında Özal’ın ölümü ardından hazret en prestijli görev olan ABD’de hem de Büyükelçilik başkatibi olmuş. 1991-1995 yılları arasında hariciyede meteorvari hızlı yükselişine paralel bol sesli, çeşitli ortamlarda fütursuz yorumlar yapan, arkası sağlam imajı veren tavırlarıyla Washington’da gölge büyükelçilik yapan Tan, bunun ardından tam üç dışişleri bakanının özel kalem müdürü olmuş, kim kiminle ne konuştu bunları tanzim etmiş. Bu üç bakan Atlantikçi Emre Gönensay, ABD’nin prensesi Tansu Çiller, ABD derhal ayrıl deyince Ecevit’i anında satan İsmail Cem.
Duyduk da bu kadar duymadık dememeli, bunlar birşey değil. Cumhurbaşkanlığı, Washington, Bakanlık görevleri ardından Mr. Tan, hariciyede İngilizce konuşan kimse yok belli ki, yüzlerce dışişleri misyonundan bula bula yine Washington büyükelçiliğine atanmış, AnaSol-D ve AnaSol-M hükümetlerinde ABD’deki sefaretimizde müsteşarlık yani ikinci adamlık yapmış. 2001 yılında Dışişlerimizin “Amerika Genel Müdürlüğüne” atanmış, 2002’de de Enformasyon Dairesi Başkanlığına getirilmiş. O dönemde işleri çekip çeviren danışman Ahmet Davutoğlu kendisini sevmiş, onun etkisiyle Bakan Abdullah Gül bu zatı Dışişleri Bakanlığı sözcüsü yapmış, Davutoğlu ile birlikte ona da büyükelçi ünvanı vermiş.
Namık Bey, 2006 sonunda o dönem ilişkilerin zirveye çıktığı Siyonist rejime Tel Aviv Büyükelçisi atanmış, Türkiye-Soykırımcı devlet ilişkilerinin sarsılmaması için çabalamış. Ama önce Ehud Olmert’in yaptığı bizdeki Suriye görüşmelerini Filistinlilere Lübnanlılara saldırısında ilgi dağıtmak için kullanması, ardından da 2009’daki Davos “One Minute” Krizi’yle ilişkiler Ankara tarafından büyüteç altına alınınca oradan alınıp Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı yapılmış.
Namık Kemal’in ruhunu taşıyıp Galatasaray Lisesi’ni kazanıp gitmemiş büyükelçimiz, Tel Aviv hariç Ankara ve Amerika kritik görevlerinde pin pon gibi gidip gelen gelenek bozulmasın diye 2010’da yine Washington’a bu kez Büyükelçi olarak atanmış. Gezi Parkı tertibinin de yaşandığı bu dönemde ABD ilişkileri gerilemeye başlayınca Mart 2014’te merkeze alınmış, pek iltifat göremeyince beklediği Dışişleri Müsteşarlığına da getirilmeyince emekliliğini istemiş. Nedense STFA İnşaat Grubu büyükelçimizin inşaat ve ticarette önemli deneyimi var ki hemen yönetim kurulu üyesi yapmış, maaşa bağlamış.
Dışişlerini tanıyan kişiler Namık Tan’ın sadece en gözde noktalarda seyreden, Türkiye’de de bakanlar ve cumhurbaşkanlarının bütün hareketlerini gözleyen bu kariyerinin ancak dışarıdan bazı desteklerle, belirli mahfillerin ona sahip çıkmasıyla böyle seyredebileceğini belirtiyorlar. Washington ve Tel Aviv’den oluşan tatlı kariyerinde Türkiye’nin mi oradaki çalışmalarına, yoksa oraların mı Türkiye’deki çalışmalarında etkin olduğu soru işareti. CHP’nin en kritik noktasında ve dış siyasetini belirleyecek noktaya atanmasında Washington-Tel Aviv hattının parmağını arayanlar var.
Bu kadar ilginç bir kariyer, ardından Mavi Vatan tezimizle utanmadan dalga geçen yaklaşımdaki, Washington ve Tel Aviv değil Yunanistan basınının da yere göğe koyamadığı hariciyecimizde parmak aranmasına komplo teorisidir deyip geçmek kolay değil.
MYK’ya atanan diğer isim Mehmet Necati Yağcı. Yağcı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren Concorde Cyprus Luxury Resort’un ve Zafer İnşaat’ın sahibi, Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanlığı yapmış biri. Yağcı, küreselcilere uzak değil. Kemal Derviş’in lütfedip Türkiye’ye gelmesi döneminde Washington kökenli bu ithal bakanımıza ofis ve araç tahsis etmiş, onun etrafında bulunmuş. Necati Yağcı’ya ABD o kadar güveniyor ki ABD’nin dünya genelindeki bütün casusluk faaliyetlerini yürüttüğü kritik elçilik binalarının yapımı bu beye verilmiş. Almanya’da Amerikan askeri istihbarat merkezinin yenilenmesi yürütmüş, Moskova’daki büyükelçilik güvenlik duvarını yapmış, Frankfurt, Belarus, Moldova, Yemen ve Tacikistan’daki ABD elçilik binalarını inşa etmiş. Ankara’daki yeni ABD Büyükelçiliği kompleksi de onun eseri. Kısaca yüzde yüz CIA onaylı bir isim.
Baktığımızda CHP MYK’ya atanan her iki isim de Washington’la kuvvetli bağlara sahip. Bu şekilde Özgür Özel bir yandan Kılıçdaroğlu’nun bir yandan da İmamoğlu’nun etkisini azaltıp partiye tam hakim olma, gelecekte de cumhurbaşkanı olma çabasına girerken, Namık Tan ve Necati Yağcı atamalarıyla Amerika’ya jest yapmış, stratejik NATO müttefiğimizin tam desteğini istemiş. Ancak Namık Tan arkasındaki desteklerle gelecekteki parti başkanı adayları arasına da girebilir.
Bakalım ilk başlarda Türkiye devlet kesimlerinin olumlu yaklaştığı, İmamoğlu tutuklanması ardından dönüşümüne geçicidir diye bakılan Özgür Özel’in bu enteresan atamalarına devletin güvenlik bürokrasisi nasıl bakacak.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.