AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik yeni açılım konusunda Türkiye’nin jeopolitik gerçekler ve bölge değerlerine uygun bir kardeşlik siyasetini bir çağrı olarak ortaya koyduğunu, gelişmenin Netanyahu’nun planlarına karşı iç birliği güçlendirme amacıyla olduğunu savundu.
1 Mart 2025 Uyananinsan.com
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Türkiye’nin jeopolitik gerçeklerle, bölge değerlerine uygun bir kardeşlik siyasetini bir çağrı, irade olarak ortaya koyduğunu savundu. Partisinin İstanbul İl Başkanlığı binası önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Çelik, 28 Şubat darbesini andıktan sonra konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Ömer Çelik Türk siyasi tarihinin en karanlık dönemlerinden birinin, 28 Şubat olduğunu ifade ederek milletimizin değerlerine düşmanlık eden her türlü girişimin tarihin çöplüğüne gitmesinin mukadder olduğunu, “28 Şubat’ın karanlığını yırtıp atan ve bu büyük demokrasi mücadelesini veren”, önderlik eden Erdoğan’a şükranlar sunduğunu vurguladı.
Çelik, Tayyip Erdoğan’ın 12 Ağustos 2005’te Diyarbakır’da yaptığı “Türkiye ne kadar İstanbul ise Konya ise Samsun ve Erzurum ise o kadar Diyarbakır’dır. Bu ülkenin her yerinin, her renginin, her kokusunun, her sesinin, her musikisinin farklı bir lezzeti vardır. Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur” konuşmasına atıfta bulunarak son açılım gelişmesine geçti..
Çelik Erdoğan’ın bu sözünde haklı olduğunu çünkü bu ifadenin meseleyi sadece bir etnik mesele olarak ele almayıp bir demokrasi meselesi olduğunu ifade ettiğini savundu. Parti sözcüsü, cumhurbaşkanının, Alevilerin karşı karşıya olduğu yasaklar karşısında da ‘bu sadece bir kesimin sorunu değil, bütün Türkiye’nin sorunudur’ dediğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye’nin meselelerinin çözümü için ortaya koyduğu iradenin, genel demokratikleşme perspektifi, hukuk devletinin niteliklerinin yükselmesi ve vesayet süreçlerinin ortadan kaldırılması olduğunu kaydeden Çelik, partilerinin kongresinde Erdoğan’ın bu çizginin devamı olarak Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaşacak bir eylem planının ana maddelerini açıkladığını anımsattı.
Terörsüz Türkiye hedefine ulaşma zamanı geldiğini ifade eden Çelik, Erdoğan’ın iç cepheyi güçlendirme çağrısı ardından Bahçeli’nin çağrısının Türkiye’de, bütün Orta Doğu’da başlayan karanlık süreçlere karşı Türkiye’nin içerisinde de iç cepheyi güçlendirecek yeni bir davetin amacının ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine ulaşmak olduğunu vurguladı. Çelik, soykırımcı siyasetin başındaki İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ifadelerinde, Orta Doğu’ya yeni bir şekil verme, bölgedeki haritaları değiştirme ile David Koridoru’nu kurma ve benzeri şekilde, birtakım karanlık siyasetlerin yürürlüğe koyulmaya çalışıldığını gördüklerini söyleyerek bu çerçevede PKK, PYD, YPG, SDG adlarıyla Irak’taki ve Suriye’deki bütün unsurların silah bırakıp feshedilmesi gerektiğini savundu.
Türkiye’nin içerisinde iç cepheyi güçlendirmenin, etnik kimlik olarak kendisini Türk, Kürt ya da Arap, mezhebi olarak da Alevi ve Sünni olarak farklı kimliklerle adlandıran vatandaşların olmasının demokrasi içerisinde doğal olduğunu, hepsinin soyadlarının Türkiye Cumhuriyeti olduğunu belirten Çelik, ortaya çıkan çağrının da bu iradenin ürünü olduğunu söyleyerek şunları ekledi: “Bölgede birilerinin terör örgütleri vasıtasıyla Kürt, Arap, Türkmen kardeşlerimiz üzerinde birtakım emperyalist projeleri hayata geçirmek üzere baskılar oluşturduğunu ve onları terör örgütlerinin kucağına doğru ittiğini net bir şekilde görüyoruz. Hiçbir emperyalist projenin terör örgütleri vasıtasıyla hayata geçirilmesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti müsaade etmeyecektir. Burada şimdiye kadar bu terör devletçiklerini kurmakla ilgili projelere karşı Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı gibi harekatlarla Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ifadesiyle ‘Bir gece ansızın gelebiliriz.’ diyerek bu iradeyi şimdiye kadar ortaya koyduk ve bu irade en güçlü şekilde ayaktadır. Komşularımızın olduğu topraklarda Kürt, Arap, Türkmen kardeşlerimize silah çeken ya da onları terör örgütlerinin kucağına itmeye çalışan birisi olursa karşısında Türkiye Cumhuriyeti’ni bulacaktır. Kürt kardeşlerimizin refahı ve güvenliği Türkiye Cumhuriyeti’nin garantisi altındadır. O sebeple Irak’ta, Suriye’de, Kürt, Arap, Türkmen bütün kardeşlerimiz Alevi, Sünni, Dürzi, Nusayri, hangi mezhepten olursa olsun bütün unsurlar için bir kardeşlik siyaseti Türkiye Cumhuriyeti tarafından yürütülmektedir. Bu iradenin arkasında Türkiye Cumhuriyeti’nin binlerce yıllık devlet aklı, tarih bilinci ve coğrafya şuuru vardır.”
Devletlerin terörle mücadele konusunda sert ve yumuşak güç unsurları olduğunu anlatan Çelik, “Dünden itibaren gündemde olan, İmralı’dan yapılan terör örgütünün silah bırakması, kendisini feshetme çağrısının, Türkiye Cumhuriyeti’nin iradesi çerçevesinde bu sonucun doğması, bizim açımızdan ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi merceğinden değerlendirilmektedir. Dolayısıyla burada devletimizin binlerce yıllık devlet aklı, milletimizin tarihi tecrübesi ve özgüveni bu sürecin merceğini oluşturmaktadır. Nitekim bütün bu süreç, Cumhurbaşkanı’mızın talimatıyla devlet kurumlarımız tarafından Milli İstihbarat Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere, bu sürecin nasıl evrileceği hassas bir şekilde takip edilecektir. Türkiye’de iç cepheyi güçlendirelim derken bu meseleye Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ı, Alevi’si ve Sünni’siyle yüksek standartlı bir demokrasinin ortaya koyduğu vatandaşlık bilinci, tarih boyunca var olan ve bundan sonra var olmaya devam edecek kaderdaşlık çerçevesinde baktıklarını dile getirerek “Geçmişimiz, bugünümüz, geleceğimiz, kaderimiz bir ve beraberdir. Bu çerçevede terör gayrimeşrudur. Demokrasi, siyaset bütün sorunların çözümünün adresidir” ifadelerini kullandı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.