20 Haziran 2024 Uyananinsan.com Oruç tutmanın kanser hücrelerini temizliyen öldürücü hücreleri güçlendirdiği, yapılan son bilimsel araştırmalarla ortaya konmakta. Günlük öğünlerin atlanması ve yemek yemenin sadece kısa bir süre içine sığdırılması,..
Oruç tutmanın kanser hücrelerini temizliyen öldürücü hücreleri güçlendirdiği, yapılan son bilimsel araştırmalarla ortaya konmakta. Günlük öğünlerin atlanması ve yemek yemenin sadece kısa bir süre içine sığdırılması, vücudunuzun kanseri yenme konusundaki doğal yeteneğini artırabileceği bilim adamlarınca öne sürülmekte. İçinde su da içilen aralıklı oruçların yararının yanısıra Müslümanlıktaki Ramazan orucu gibi su içilmeyen tam orucun etkisi daha da fazla. Oruçla gelen düzenli ve kontrollü açlık, bazı özel kanser savaş hücrelerini yağ yemeye ve vücudun belirli bölgelerine ilerlemeye yöneltiyor.
Amerika Birlşeşik Devletleri’ndeki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’ndeki bilim adamlarından oluşan bir ekip, oruç tutma ile vücudun bağışıklık sistemi arasında ilgi çekici bir bağlantıyı ortaya çıkardı. Bilimsel hakemli Immunity dergisinde yayınlanan çalışmaları, doğal öldürücü hücreleri adı verilen belirli bir bağışıklık hücresi türüne odaklanıyor. Bu D.Ö. hücreler, bağışıklık sistemimizin özel kuvvetleri. Kanser hücrelerini ve virüs bulaşmış hücreleri fazla çoğalmadan yok ediyorlar. Bir tümörde ne kadar çok D.Ö. hücresi varsa, hastalığı yenme ihtimali o kadar artmakta. Ancak tümörlerin içindeki ve çevresindeki ortam inanılmaz derecede çetin, kaynaklar kısıtlı, ortam savaş alanı gibi.
Oruç burada önem kazanıyor. Araştırmacılar oruç tutmanın D.Ö. hücrelerini “yeniden programladığını”, bu hücrelerin orucun ardından tehlikeli tümör ortamında hayatta kalma konusunda daha donanımlı hale geldiğini ve kanserle mücadelede daha etkili olduğunu kanıtladı. Yayınlanan makaleye bu linki tıklayarak erişebilirsiniz.
Makalenin araştrmacılarından olan bağışıklık mütehassısı Dr. Joseph Sun, tümörlerin temel besinleri kullandıkları, bağışıklık hücreleri için zararlı olan yağlarla dolu bir ortam ürettiklerini belirtiyor zengin, düşmanca bir ortam yaratıyorlar. Kanser öncesinde tutulan oruçlar D.Ö. hücrelerinin zor ortamlarda çalışmasını için yeniden programlanmasını sağlıyor. Kısacası oruç, insan bedenini kanser ve virüslerle savaşa karşı hazırlayan en temel önlem.
Bağışıklık uzmanı Dr. Joseph Sun alanında dünyaca tanınan bir isim ve çalışmaları yakından izleniyor
Oruç kanseri alt ediyor
Fareler üzerinde yapılan araştırmada, hayvanlara haftada iki kez 24 saat boyunca yiyecek verilmemesi ve arada normal beslenmenin sağlanması yer aldı. Bu oruç yaklaşımının D.Ö. hücreleri üzerinde dikkat çekici etkileri oldu. Oruç tutmak, farelerin glikoz seviyelerinin düşmesine ve serbest yağ asitlerinin seviyelerinin yükselmesine neden oldu. Serbest yağ asitleri, diğer besinlerin kıt olduğu durumlarda alternatif enerji kaynağı olarak kullanılabilecek bir yağ türü. Deneylerde D.Ö. hücreleri, birincil enerji kaynağı olan glikoz yerine bu yağ asitlerini yakıt olarak kullanmayı öğreniyor.
Araştırmacı Dr. Rebecca Delconte, oruç deneylerinde D.Ö. hücreleri yağ asitlerini glikoza alternatif bir yakıt kaynağı olarak kullanmayı öğrendğini, bunun onların anti-kanser tepkisini optimize ettiğini, çünkü tümör mikro ortamının yüksek konsantrasyonda yağ içerdiğini, bu nedenle tümöre girebildiklerini ve farelerin bu sayede hayatta kaldıklarını belirtmekte.
Ödüllü genç kanser araştırmacısı Dr. Rebecca Delconte, deneylerde orucun kansere karşı en büyük silah olduğunu saptadı
Oruç aynı zamanda D.Ö. hücrelerinin vücutta beklenmedik hareketlerine neden oluyor, bunları kemik iliğine itiyor, orada Interlökin-12 adı verilen yüksek düzeyde bir proteine maruz bırakıyor. Bu tatbikat, D.Ö. hücrelerini, tümörlerle mücadelede çok önemli bir rol oynayan İnterferon-gama adı verilen başka bir proteinden üretmeye hazırlıyor. Bu arada dalaktaki D.Ö. hücreleri de kendi dönüşümlerini geçiriyor ve yağları yakıt olarak kullanma konusunda daha da iyi hale geliyorlar. Sonuçta D.Ö. hücreleri, daha fazla kanserle savaşan madde üretmek üzere önceden hazırlanmış oluyor, zorlu tümör ortamında hayatta kalmak için daha iyi donanım elde ediyor.
Deneyler fareler üzerinde yürütülmüş olmasına ve henüz insanlar üzerinde elde ayrıntılı çalışma bulunmamasına rağmen kanser hastalarından alınan kan örneklerinin oruç sırasında dolaşımdaki D.Ö. hücrelerinde benzer azalmalar göstermesi, benzer reaksiyonların insanlarda da meydana gelebileceğini ortaya koymakta.
Oruç belirli sürelerde yemek yememe ve su içmeme eylemi, “aralıklı oruç” ise haftada belirli günlerde 16 saat boyunca yemek yememe olarak nitelenmekte.
