Bilal Erdoğan bir ‘tabu yıktı’

Uyananinsan.com 4/9/2023

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu,
İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Necmettin Bilal Erdoğan, bugün bir tabuyu yıktı; ilk kez kamuoyunun önde gelen bir ismi olarak öğretmenlik mesleğini eleştirmeye cüret etti. Bu yıkımın altında mı kalır yoksa toplum, sözlerini dikkate mi alır bilemeyiz ama önümüzdeki günlerde muhalif basın, mizah dergileri, sosyal medya tarafından taşa tutulacağı kesin. Oysa sözleri temelde haklı.

Bilal Erdoğan, Uşak’taki konuşmasında 1 milyon 100 binin üzerindeki öğretmen ordusunun çoğunun idealizm değil memur maaşı almak için öğretmen olduğunu, artık günümüzde kimsenin sadece idealist insanların öğretmen olduğunu iddia edemeyeceğini, öğretmenlerin yaptıkları işin önemine vakıf hale getirilmesi gerektiğini, idealist öğretmenin bile yan gelip yatanları görünce 3 yıl içinde “niye uğraşıyorum?” diyeceğini, fazla gayret göstermeyen öğretmenin idealist olanı demotive ettiğini, 10-20 yıl sonra daha iyi bir öğretmen kadrosuna sahip olmak için başarılı çocukların öğretmen olmaya teşvik edilmesi gerektiğini, başarılı öğrencinin öğretmen olmak istemediğini dinleyicileriyle paylaştı.

Türkiye’deki en büyük baskı grubu, en büyük devlet memuru topluluğu öğretmenler. Milyonun üzerinde öğretmen devlet memuru var. Yüzbinlerce öğretmen özel sektörde. Milyonlarca öğretmen emeklisi var. Yüzbierce öğretmen adayı eğitimini sürdürüyor ya da atanmayı bekliyor. Bunlar, aileleri ve siyaseten etkileyebilecekleri yakınlarıyla on milyona yaklaşan bir seçmen bloğu. Hiçbir siyasi kuvvet öğretmen lobisini karşısına alamaz.

Ancak ortada bir gerçek de duruyor. Öğretmen kalitemiz, verimimiz düşük. Türkiye’de zorunlu eğitim olmasına rağmen OECD ülkeleri arasında, belki dünyada, öğretmen, okul, eğitim süresi oranlarına göre yabancı dilde en kötü ülkelerden. Lay lay lom öğretim sonucu 8 yılda çat pat konuşacak kadar bile İngilizce öğrenemiyor. Gençlik bir kaç yüz sözcükle Türkçe konuşuyor, üç kıtayı yönetmiş zengin dilimizle değil, jestler, tuhaf sesler, bozuk cümlelerle, mimiklerle iletişim kuruyor. Lise eğitimimiz o kadar kötü ki sınavda iki net yapan üniversiteye kapak atıyor, hatta öğretmen oluyor.

21. yüzyılda ülkenin ilerlemesinin önünde büyük bir öğretmen verimsizliğiyle karşı karşıyayız. Bunun çözümlenmesi için sömürge aydını tarzı kopyacılarla değil milli bir yaklaşla çalışma başlatılmalıdır.

Ama önce Bilal Erdoğan’ın konuşması gibi, soruna korkmadan işaret edebilecek tesbitlerle başlanmalıdır.

Eğitim ve öğretmenler sorununu çözemezsek 21. yüzyıl Türk yüzyılı olmaz.