Terörsüz Türkiye adı verilen son Apo çağrısına rağmen bunun ana hedefi olan PKK’nın suriye yapılanması silah bırakmayacağını açıklaması ardından MSB tepki gösterdi.
5 Mart 2025 Uyananinsan.com
Terör örgütü PKK’nın en büyük uzantısı olan ABD destekli Suriye yapılanması, silah bırakma çağrılarını göz ardı ediyor. YPG, PYD ve SDG isimlerini kullanan PKK Suriye oluşumuna ABD ve İsrail’in cesaretlendiren mesajlar veriyor. Öte yandan Milli Savunma Bakanlığı, “PKK ve onunla iltisaklı tüm grupların, terör faaliyetlerine son vermesi, kendini feshetmesi ve derhal koşulsuz olarak silah bırakarak silahlarını teslim etmesi gerekmektedir” ifadesiyle PKK/YPG’nin Suriye’deki silahlı ordusunun devam etmesi halinde çağrının uyguanmamış kabul edileceğini bildirdi.
Terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan 27 Şubat’ta PKK’ya silah bırakma ve bir kongre toplayarak kendini feshetme çağrısı yapmıştı. Terör örgütü PKK’ya silah bırakma çağrılarını üzerine almayan Suriye yapılanması, İsrail’in Suriye’ye artan müdahaleleri ve ABD varlığına odaklanmış durumda.
Türkiye’nin ve Suriye hükümetinin taaruz yapıp yapmamayı düşündüğü Suriye’de SDG adını kullanan PKK/YPG’nin elebaşlarından Mahsum Kobani takma adıyla bilinen Ferhad Abdi Şahin, aynı gün bu gelişme karşısındaki tutumlarını ilk olarak ABD’deki bir oluşuma, Öcalan’ın silah bırakma çağrısının PKK’ya olduğunu, kendilerine olmadığını savunarak, kendilerine Öcalan’dan gelen mektubun içeriğinden yüzeysel olarak bahsetti. Şu an temel beklentilerinin ABD ordusunun yürüttüğü süreç olduğunu gösteren Şahin, ABD’li askerlerin gerek Türk gerek Şam yönetimiyle aralarını bulmak için temasta olduğunu savundu. Terörist elebaşı Şahin, Amerikan askerlerinin bölgeden çekileceğine dair bir işaret olmadığını savundu.
ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, 2017’de ABD’de bir düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada, PKK ile SDG ya da YPG’nin aynı oluşum olduğunu tescil etmişti. Orgeneral şunları belirtmişti: “Onlar kendilerine resmi olarak YPG diyorlardı ki Türkler, bunun PKK ile aynı olduğunu söylüyor ve ‘Benim terörist bir düşmanımla muhatap oluyorsunuz, bunu müttefik olarak nasıl yapabilirsiniz?’ diyordu. Biz de bunun üzerine onlara isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söyledik. Mesela, YPG dışında kendinizi nasıl adlandırmak istersiniz? Bir gün sonra adlarının ‘Suriye Demokratik Güçleri’ olduğunu ilan ettiler. Adlarının ortasına ‘demokratik’ ifadesini koymalarının zekice bir hamle olduğunu düşündüm. Bu, onlara bir miktar itibar sağladı. Eski Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk, onları bu şekilde görüşmelerin içinde tuttu ve bizim iyi bir ortağımız olmaları için onlara gerekli meşruiyeti sağladı.”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan kısa süre önce herkesin Mazlum Kobani (Ferhat Ali Şahin) Suriyeli olduğu için SDG’yi yönettiğini zannettiğini oysa onun her konuşmasını PKK’nın askeri kanadı Suriye Komiseri Fehman Hüseyin, sivil kanat Suriye Komiseri Sabri Ok’un izni ve bilgisiyle yapabildiğini, onların da Kandil Dağı’ndaki PKK yönetimine bağlı olduklarını, bunun örgütün hiyerarşik yapısı olduğunu belirtmişti.
İsrail’in, Beşşar Esed rejimi devrildikten sonra Suriye topraklarında artan eylemleri için “işgal” nitelemesini kullanmayan Şahin bunları “güvenlik endişeleri yüzünden yapılan bazı askeri hareketlilikler” olarak niteledi. Rejimin devrilmesinden sonra PKK/YPG’den ve de İsrail hükümetinden birçok isim karşılıklı işbirliği ihtiyacı açıklamasında bulundu. İşgalci rejimin dışişleri bakanı Gideon Saar, 11 Kasım 2024’teki konuşmasında, Kürtlerin, İsrail’in “doğal müttefiki” olduğunu iddia ederek “Kürtlerle (PKK ile) bağlarımızı güçlendirmeliyiz” görüşünü paylaşmıştı. PYD/YPG terör örgütü elebaşı Salih Müslim de Saar’ın açıklamalarını hoş karşılayarak, “Bu bizi mutlu ediyor ve umarım bu duruşlar somut eylemlere dönüşür” ifadesini kullanmıştı.
PKK/YPG’nin Suriye’deki sözde sivil yönetiminin dış ilişkiler sorumlusu İlham Ahmed geçen ay İsrail’den destek istedi. Suriye’deki birçok bölge ve kesimin kendi yönetimine sahip olduğunu öne süren Ahmed, herkesin tek bir sistem altında toplanmasının “iç savaşa yol açacağını” iddia etti. “İsrail ve Yahudi halkı rol almadığı takdirde” Orta Doğu’da demokratik bir çözümün gerçekleşmeyeceğini iddia eden Ahmed, Suriye’deki sınır bölgelerinin güvenliği için “İsrail’in sürece dahil olması gerektiğini” öne sürdü.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.