Gelişmekte olan ülkelerde küresel elitlerin temel aracı olan uluslararası yardım kuruluşları ve onların ülke içindeki maşaları, Dünya Bankası ve IMF’nin sapıklığı kabullenmeyen ve insanın tanımını değiştiremeyen ülkelere faizli borç baskısı yapılıp diz çöktürülmesi gerektiğini savunuyorlar. Bunun ilk uygulanacağı ülke Batı Afrika’nın nisbeten daha gelişmiş ülkelerinden Gana olacak görünüyor.
Küresel elitler, uluslararası örgütler, yardım kuruluşları ve medya, eski BM genel sekreteri Kofi Annan’ın memleketi Gana’ya amacı kendi toplumunu sapıklıktan korumak olan cinsel sapıklıkla mücadele yasasını yeniden düşünmesi için baskı yapılması gerektiğinde birleşiyorlar. Yardım kuruluşları ve toplumsal dönüşüm kampanya grupları, yeni yasanın yürürlüğe girmesi halinde kurumlara ülkeye fon sağlamayı bırakabileceklerini uyarısını yaparak ülke yönetimine muhtıra verilmesini istiyor.
Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu, Gana’yı LGBT olarak tanımlanan herkesin üç yıl hapis cezasına çarptırılmasına yol açabilecek yasa teklifini yeniden değerlendirmeye ikna etmek için mali güçlerini kullanma yönünde kampanyaya maruz kaldılar. Genellikle bu tür gösterişli kampanyaların ardında önemli küresel oyuncular ve kararlar bulunur. Büyük uluslararası kuruluşlar da “istemiyorduk ama ne yapalım baskı büyük” diyerek danışıklı dövüşte görevlerini yaparlar.
Çnde gelen küresel yardım kuruluşları ve kampanya grupları, küresel kalkınma devlerine, Gana’ya, önümüzdeki hafta ülkenin yüksek mahkemesinde itiraz edilecek olan yasanın yürürlüğe girmesi halinde ülkeye fon sağlamayı bırakmaları çağrısında bulunuyor. “Uygun insan cinsel haklarının ve Ganalı aile değerlerinin desteklenmesi” yasa tasarısı, kendisini eşcinsel olarak tanımlayanların üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını, sözde “eşcinsel hakları” kampanyası yapanların da beş yıla kadar hapsedilmesini istiyor.
LGBT yanlısı örgütler Dünya Bankası’nın daha önce imzaladığı 3,8 milyar doları “Gana’yı yeniden düşünmeye ikna etme” amacıyla vermemeye çağırıyorlar. İnsanın tanımının değiştirildiği Great Reset çağında, ahlakın tanımı da değişti. Küresel elitlerin insanlığı yok etmek amacıyla öne sürdükleri yeni düzende homoseksüelliği, her tür sapıklığı, erkek erkeğe evlilik ahlaklılık, bunlara karşı çıkmak ise ahlaksızlık olarak tanımlanmakta. Bu nedenle örgütler “Dünya Bankası’nın yaptığı her şeyin ahlaki, adil ve kapsayıcı olması gerektiğine inanıyoruz. Bu yasayla bir ülkeye fon sağlamak LGBTQ+ kişilere karşı ayrımcılığa yol açacaktır” diyorlar.
Yeni köleciliğin adı LGBT
Gana parlamentosunun, Dünya Bankası finansmanını kaybetme tehdidine rağmen Şubat ayında tasarıyı geçirme yönündeki oylamasının, “LGBT bireylerine zarar verme arzusunun, ekonomiyi geliştirme arzusuna gölge düşüreceğini” gösterdiğini söyleyorlar. Bu uluslararası baskı gruplarını yaptıkları aslında Kıta Afrika’sına geçmişte yapılandan farksız. Eskiden Hristiyan Misyonerler göndererek halkların kültürlerini daha kolay sömürülmelerine uygun hale getiriyorlardı.
Bugünse artık dinleri Hristiyanlık değil, Küresel elitlerin Great Reset adını verdikleri, insanın tanımını değiştiren, sapıklığı meşrulaştıran, normal cinsiyetleri kaldıran, aile kavramını yok eden, insanlar arası normal sevgi ve dostluğu imha ederek küresel piramit rejimini hakim kılan, doğa ve doğal beslenmeyi kaldırıp ancak dev ilaç firmalarının ve suni gıda firmalarının verdikleriyle hayatta kalınabilen yeni bir kölelik sistemi.
Gana cumhurbaşkanı Nana Akufo-Addo ABD cumhurbaşkan yardımcısı Kamala Harris’i geçen yıl ülkesinde ağırladığında küresel elitlerin siyasetini savunan Biden’ın yardımcısından bir dolu nasihat işitmişti. Harris sapıklıkla uğraşmamaları, LGBT’nin yayılmasına ses çıkarmamaları gerektiğini dersini vermişti. Afrika’da Batı’nın geleneksel sömürge temsilcisi Fransa darbe ve işgal işlerini eline yüzüne bulaştırınca, modern sapıklığın yayılması yöntemleri daha önem kazandı.
Great Reset savunucuları Afrika ülkelerinin LGBT yayılmasına karşı çıkmamalarını istiyorlar
Dış mihraklar, işbirlikçiler, aynı formüller
Kuşkusuz küresel elitlerin hedef ülkelerin içinde çok sayıda işbirlikçisi bulunuyor. Bunların arasında genelde yabancı ülkelerde eğitilmiş ve gaz verilerek belirli konumlara getirilmiş proje adamlar var. Hibe fonlarından semirmiş profesyonel yardım kuruluşu yiyicileri var. Kültürel kesime konumlanmış, biz bir şey yapamayız yüce Batılı efendiler doğrusunu bilir diye çığıran Batıyataparlar var. Batı yanlısı darbe eğilimli subaylar var. Sözde dini aslında casusluk faaliyeti yapan örgütler var. Kısaca Türkiye’den farksız.
Bu işbirlikçiler de Gana parlamentosunun yasa kararına karşı çıkmak için eğer kanun çıkarsa ekonominin çökeceği tehdidinde bulunuyorlar. Gana maliye bakanlığı bile, yasanın yürürlüğe girmesi halinde ülkenin önümüzdeki beş ila altı yıl içinde Dünya Bankası finansmanından 3,8 milyar dolar kaybeteceğini, bunun da yıkım olacağını savunuyor. Bakanlık, bu finansmanın kaybedilmesinin, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 3 milyar dolarlık kurtarma programını ve onun 20 milyar dolarlık borç yığınını yeniden yapılandırma çabalarını “raydan çıkarabileceğini” savunuyor. Bakanlık sızdırılan bir notta bunun döviz kurunun istikrarını etkileyecek bir piyasa tepkisini tetikleyecekği belirtiliyor. Kısaca “sapıklığa karşı gelirseniz Batı bizi aç bırakır” deniyor.
Dünya Bankası geçen yıl Uganda’da, bazı eşcinsel eylemler için ölüm cezası ya da ömür boyu hapis cezası içeren yeni kabul edilen LGBT karşıtı yasa nedeniyle, “Dünya Bankası grubunun değerleriyle temelden çelişiyor” diyerek Uganda’ya sağlanan finansmanın bir kısmını durdurmuştu. Banka, “Yaşanabilir bir gezegende yoksulluğu ortadan kaldırma vizyonumuzun ancak ırk, cinsiyet veya cinsel tercihe bakılmaksızın herkesi kapsaması durumunda başarılı olabileceğine inanıyoruz” dedi. Erkek erkeğe sapık cinsel ilişkinin reklamının yapılmasının orman köyüne ekecek tahıl sağlanmasıyla ilgisi nedir açıklanmıyor elbette.
Dünya Bankası’ndan adı açıklanmayan bir sözcü imzasıyla “tasarı henüz yasalaşmadı ve genel olarak yasa taslağı hakkında yorum yapmıyoruz” mesajı verilerek LGBT ile 3.8 milyarın bağlantılandırılacağı tehdidine destek sağlandı. Bir IMF sözcüsü de “kapsayıcı kalkınmanın daha başarılı kalkınma anlamına geldiğini öğrendik. Bu durumda, bu tasarıya mahkemelerde itiraz edilmeszini izliyoruz” diyerek destek vermiş. IMF’nin başında bulunan Kristalina Georgieva da Gana’ya yaptığı ziyarette “yasanın anayasaya uygunluğuna itiraz edildi, bakalım mahkeme ne diyecek” diyerek IMF üyesi olan ve yardımı alma hakkı olan Gana’ya verilecek uluslararası yardımı sapıklıkla mücadeleyi bırakmaları halinde verecekleri işaretini vermişti.
Gana Anayasa Mahkemesi’nin yasa teklifiyle ilgili kararını bir kaç gün içinde vermesi bekleniyor. Eğer hakimler bunu engellerse o zaman bu Afrika’nın yeni yollarla sömürüsü yönünde Batı için bir zafer olacak.
