Tunus’a çöken Kays Said diktası AB’nin kirli işlerini üstleniyor, çoğu Müslüman mültecileri avlayıp çölde ölüme zorluyor.
Tunus’un darbeci rejimi, Afrikalı mültecileri Avrupa’ya geçmeden yakalayıp sınırdışı ederek AB’nin kirli işlerini üstleniyor
Küresel grup İnsan Hakları İzleme Örgütü, Tunus’u Sahra ötesi Afrikalı mülteci ve göçmenleri sınır dışı etmeye son vermeye çağırdı, Kuzey Afrika ülkesinin Libya sınırında açlıktan ve hastalıklardan ölenlere insani yardım sağlanmasını talep etti.
İnsan Hakları Örgütü yaptığı açıklama, yüzlerce kişinin bu hafta kıyı kenti Sfeks’ten toplanıp askeri birliklerin yoğun olduğu Tunus-Libya sınır bölgesi Bin Gerdane’ye götürülmesinin basında işlenmesi ardından geldi.
Mülteci ve göçmen hakları araştırmacıları, “insanları suistimal etmek, onları çölde ölüme terk etmek sadece vicdansızlık değil; toplu sınır dışı etmeler uluslararası hukukun da ihlali” diyorlar. Tunus-Libya sınırında sıkışmış Afrika ülkelerinden insanların susuzluktan deniz suyu içmeye zorlandıklarını söylenirken, Libya sınır muhafızlarının onları içeri almadıkları paylaşılıyor.
Sınırdışı operasyonu, liman kentinde günlerce süren ve bir Tunuslunun öldürüldüğü şiddet olayları ardından gerçekleşti. Yerel halk, mültecilerden şikayet ederken, mülteciler sürekli olarak ırkçı saldırılara ve provokasyonlara maruz kaldıklarından yakındı. Sınırdışı edilenler Kamerun, Çad, Gine, Fildişi Sahili, Mali, Senegal ve Sudan dahil olmak üzere birçok Afrika ülkesinden. İnsan Hakları Örgütü, aralarında 29 çocuk ve üç hamile kadının olduğunu söyledi. Göçmenlerin büyük çoğunluğu Müslüman.
Son aylarda binlerce belgesiz insan, insan kaçakçıları tarafından işletilen teknelerle Avrupa’ya geçmeyi umarak Sfaks’a gitti. Tunus’un Sfaks’tan gelişleri durdurması karşılığında Avrupa Birliği, ekonomik krizden muzdarip olan ülkeye milyar Avroluk yardım paketi teklif etti.
Darbeyle gelen ve son seçimlerde halkın %90’ının boykot ettiği diktatör Kays Said, Tunus’un Avrupa için bir sınır muhafızı olmayacağını söylemesine rağmen, Tunus, Şubat ayında yaptığı ve “Sahra ötesi Afrika’dan gelen düzensiz göçmen ordularından” söz ettiği konuşmasının ardından ırkçı saldırılarda artış görüldü. Diktatörün sözleri geniş çapta “ırkçı” olmakla suçlandı ve o zamandan bu yana birçok mülteciye yönelik şiddetli saldırıları körükledi, Tunus’ta ırkçı gerilimi artırdı.
Uzmanlar mültecilerin hiç kimsenin olmadığı bir bölgede sıkışıp kaldıklarını söyledi. Tunus hükümetinin yaptığı, insanların güvenliğine ilişkin tüm uluslararası taahhütleri ihlali. Said, Tunusluları ülkenin ekonomik çöküşünden uzaklaştırmak için Afrikalı mültecileri “günah keçisi” olarak, halkın öfkesini başka birine yönlendirmenin bir yolu olarak kullanıyor.
Büyük sahra çölü, dünyanın yaşama uygun olmayan en geniş alanı. Ancak çölü çevreleyen hemen hepsi Müslüman ülkelerin nüfusu yüzyılın sonunda bir milyarı aşacak. Bunların akın akın Avrupa’ya akması bazı gözlemciler tarafından kaçınılmaz olarak nitleniyor. Her yıl Akdeniz’de yüzlerce göçmen teknesi devriliyor ya da bilinçli batırılıyor, çoğu Müslüman binlerce göçmen boğuluyor.
Tunus Arap Baharı ile demokrasiye geçmiş, 10 yıl serbest seçimler yapmış ama iki yıl önce bir ordu darbesiyle ABD ve Avrupa’nın desteklediği Kays Said rejimi başlamıştı.
