Ukrayna savaşını Rusya’nın kaybetmeyi göze alamayacağı, gerekirse en üst düzeye tırmandıracağı gerçeği giderek netleşiyor.
Kutluk Özgüven
Batılı ülkeler geçen yıl şu günlerde Ukrayna ile Rusya’nın arasındaki gerilimi gidermek yerine savaşın başlaması için büyük çaba sarfetmekteydi. İyi niyetli bir yaklaşım olsaydı savaş çıkmadan önlenirdi. Bütün yapılması gereken Rusya’nın NATO’nun genişlememesi ve Ukrayna üzerinde Rusya’nın dil, kültür ya da siyaseten etkisinin kısmen devam etmesini sağlayacak yüzeysel düzenlemeleri kabul etmekti.
Ancak Batı ülkeleri ve başta Amerika ve İngiltere, Rusya’yı ve dolayısıyla Çin’i zorlayacak bir savaşın yararlı olacağını düşünmüş olacaklar ki barışın elde edilmemesi için ne gerekirse yaptılar. Kuşkusuz Ukrayna halkının çekeceği sıkıntı kimsenin umurunda değildi. Ukraynalılara arkalarında Batı olduğunu, korkmamaları gerektiği telkininde bulundular.
Geçen bir yıl içinde Ukrayna savaşta en ağır darbeyi gördü. Yüz bin askeri öldü. Bunun yarısına yakın sivili öldü ya da yaralandı. Ülkenin altyapısı, kentleri, yolları, enerji akışı darmadağın oldu. Milyonlarca Ukraynalı yollara düştü, mülteci olarak Avrupa’ya dağıldı.
Zelenski hükümetine ve dünya kamuoyuna söylemedikleri, bizim bu sütundan defalarca vurguladığımız gerçek giderek daha fazla ortaya çıkmaya başlıyor. Bu da Rusya’nın bu savaşı hiç bir şekilde kaybetme ihtimali olmadığı.
Dünya kamuoyundan saklanan ancak Kremlin’in çok iyi bildiği gerçek, Rusya savaşı kaybederse dizleri üzerinde çökeceği., nüfuzunu yitireceği ve Avrupa’daki Polonya ve Romanya seviyesinde bir ülkeye dönüşeceği. Büyük olasılıkla dağılmaya ve parça parça ayrışmaya başlayacağı.
Rusya çok farklı ekonomilerin, kültürlerin yaşadığı, bütün parçaların aynı çıkarları paylaşmadıkları bir federasyon. Bu cumhuriyetleri, otonom bölgeleri bir arada tutan merkezi hükümetin gücü, ordunun yenilmez görüntüsü, dış etkilerin asgari düzeyde olması. Bir yenilgi halinde Vladivostok’un, Saka’nın, Kafkasların, hatta Petersburg’un bile Moskova’ya itaati son derece zorlaşacaktır. Nitekim Sovyetler Birliği Afganistan savaşındaki yenilgi sonucu çöktü.
Bu nedenle Rusya, NATO’nun bir kaç saat içinde Moskova’ya ulaşacak yakınlığa girmesini önlemek için başlattığı bu savaşı kaybedemez, kaybetmeyi kabullenemez.
Tıpkı İran’ın 2011’de ve sonrasında Suriye’yi, dolayısıyla Lübnan, Suriye, Irak, İran şeridini kaybedemeyeceği gibi. Tahran Suriye’yi kaybetmek yerine gitti Rusya’ya devretti. Ancak İran’ın elinde Çar Bombası gibi bir büyükşehir bölgesini buharlaştıracak bir silah yok.
Rusya’daysa var.
Klişe terimi kullanmak gerekirse Ukrayna, Rusya’nın kırmızı çizgisi.
Rusya bu savaşı şok bir operasyonla bir kaç haftada tamamlayacağını düşünerek işe girişti. GRU, FSB, özel kuvvetler, en çok da lojistik planlama sınıfta kaldı.
Bunun üzerine Rusya en düşük seviyede çatışmayı kaybedince şiddeti turmandırdı. Büyük çaplı konvoylarla kentleri almaya çalıştı.
Bu hamlesi de bozguna uğrayınca, en azından bir statüko sağlamak amacıyla sınırdaki Doğu ve Güney illerini ele geçirip ilhak etmeye çalıştı. Bu, bir nevi “kaybettim ama izin verin kamuoyuma kazandım göstereyim” ricasıydı.
Ancak bu pratikte savaşı durdurabilecekken Batı telkiniyle, büyük bölümü NATO özel kuvvetlerinden oluşan Ukrayna güçleri Rusların mevzilerini ele geçirmeye başladı. Dolayısıyla fiili barışı reddetti.
Ruslar ilhak ettikleri topraklaı utanç verici şekilde terkettikten sonra savaşı daha da tımandırmaya karar verdiler. Ukrayna’nın enerji santrallarını vurdular. Büyük bir askeri güç oluşturdular. Kapsamlı bir kış saldırısı planlıyorlar.
Ruslar bunu da kaybedebilirler. Ancak savaşı kaybedemezler.
Moskova’nın elinde hala Ukrayna kentlerini bombardıman altına lmak, savaşı dayanılmaz hale dönüştürmek, füze saldırılarıyla askeri sivil demeden her tesisi imha etmek, savaşı daha da kanlı hale getirme konusunda çok sayıda trmandırma seviyesi var.
Bunlar bile işe yaramazsa Putin hükümeti, yenilmek yerine taktik nükleer saldırılar düzenleyebileceğini açıkça ilan etti.
Taktik nükleer saldırı bile başarılı olmaz, örneğin NATO, imkansız gibi görünse de Rus kuvvetlerine nükleer bir cevap verirse, tırmanma seviyesi stratejik nükleer savaşa kadar çıkabilir.
Anlamadıkları, Rus hükümeti yenilmek, diz çökmek, ülkenin parçalanmasını seyretmek yerine topyekün nükleer savaşı tercih edecektir. Etmezse darbe olur ve yeni bir hükümet kurulur. Bu kez o bayrağı devir alır.
Dolayısıyla Rusya tek taraflı olarak bu savaşı kaybetmeyecek. Gerekirse “ben kaybedersem bütün dünya kaybedecek” diyerek bir kaybet-kaybet senaryosuna yönelebilirler.
Batı bunu görmezden gelerek savaşın tırmanarak devam etmesini sağlayacak ağır silahları Ukrayna’ya teslim etmeye başlıyor.
Kaybeden şimdilik savaşanlar, Ukrayna, bölge ve Rus ekonomisi olsa da uzun vadede Batı’nın kayıpları en üst düzeye çıkabilir.
Bu nedenel savaş bir an önce durmalı, ateşkes sağlanmalı, Rusya’nın kamuoyuna yenilmedik diyebileceği bir çözüme gidilmelidir.
Rusya’nın herhangi ezici bir galibiyeti Batı’yı zor durumda bırakır ve Batı finans sistemi çöker. Batı’nın ezici bir galibiyetiyse Rusya’yı ortadan kaldırır ve bölgede Çin ile Batı’nın dolduracağı kanunsuz bir boşluk oluşur.
Bütün insani endişeleri bir yana bırakılsa bile yapılması gereken tek şey iki tarafın da zafer naraları atamayacağı, makul orta noktada bir ateşkes.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.