Bugün hayatını kaybeden gazeteci Hıncal Uluç’un yaşamı, memleketi, çalışma geçmişi ve yayın tarzı üzerine merak edilenleri yazarımız Süleyman Nazif Kalaycı kaleme aldı.
Süleyman Nazif Kalaycı
Sabah gazetesinde köşe yazılarıyla ve A Spor’da yayımlanan Hıncal Uluç ile Baş Başa programıyla bilinen gazeteci, yazar ve futbol yorumcusu Hıncal Uluç, 1939 Kilis doğumlu bir subay çocuğudur. Kilis, Bandırma, Çaldıran ve Antakya’da büyüyen Hıncal Uluç liseyi Ankara’da okumuştur. Antakya Ortaokulu ve Ankara Kurtuluş Lisesi ardından Mülkiye olarak bilinen Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenim gördü.
Uluç, 17 yaşındayken ileriki yıllarda faili mechul cinayete kurban giden Ahmet Taner Kışlalı‘nın kardeşi Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yenigün gazetesinin spor sayfasını hazırlayarak gazeteciliğe başladı. Halen gazeteciliğe devam eden ağabeyi Öcal Uluç da gazeteciliğe aynı ekiple başlamıştı. Kışlalılar, Uluçların kuzeniydi. Askerliği ardından 1967 yılında, yine Mehmet Ali Kışlalı’nın başında olduğu Yankı gazetesinde çalışmaya başladı. Yenigün’de birlikte çalıştığı Oktay Kurtböke Cumhuriyet gazetesinin yayın yönetmeni olduğundan ona Yankı’da siyasi konularda yazılarının yanısıra Cumhuriyet’te haftada iki gün spor yazıları yazdırmaya başladı. TRT yeni kuruluduğu dönemlerde Uluç, haftada bir Cumhuriyet’te tam sayfa ‘TV gazetesi’ hazırladı.
1980 ihtilali ardından siyasi haberler ve gazeteler zorluk çekerken dergicilik alanını tekeline almaya başlayan Gelişim Yayınları‘nın sahibi Ercan Arıklı ile anlaşarak İstanbul’a yerleşerek Erkekçe dergisinin yayın yönetmeni oldu. O dönem Amerikan Playboy dergisi tarzını Türkiye’de deneyen dergi, bir yandan yarı çıplak kadın resimleri sergilerken bir yandan da ünlülerle röportajlar yayınlıyordu. Bugün hem medyada hem sokaklarda kanıksadığımız görüntüler, 40 yıl önce Türk toplumunda şok etkisi oluşturmaktaydı. Uluç bu dönemde çok paralar kazanmaya başladı ancak bir yandan Cumhuriyet’te spor yazarlığına devam etti. Sosyal demokrat kökenine rağmen Türkiye’nin vahşi kapitalizme geçiş döneminde sembol isimlerden oldu.
Uluç, Cumhuriyet gazetesi yazarlığına rağmen Turgut Özal’lı yıllarda Türkiye’nin yeniden gelişmesi ve dünya ülkeleri arasında yer alması yönünde yazılarıyla tanınıyordu. Koyu bir Galatasaray taraftarı olarak bilindiğinden taraftar spor yazarlığı geleneği onunla başladı. O döneme kadar spor yazarları tuttukları takımları okurlarla paylaşmazlar, objektif görünümle yazarlardı. Bu sıralarda ilk kez dünya klüpleriyle mücadele eden ve o zaman UEFA’nın birinci kupası olan Şampiyon Külüpler’de İsviçre ligi şampiyonu Neuchatel Xamax ve Fransa ligi şampiyonu Monacu’yu eleyerek yarı final oynayan, sonradan Romanya’da rejimin yıkılması ardından Portekizli hakemin rüşvet aldığı ortaya çıkan maçta Steau Bükreş’e yenilerek elenen Galatasaray ve milli takımlar teknik direktörü Mustafa Denizli‘ye yakınlığıyla biliniyordu.
1990’lı yıllarda Zafer Mutlu‘nun davetiyle Sabah gazetesi’nde yazarlığına başlayan Uluç, Sabah gazetesinde yönetimler değişmesine rağmen yazarlığına devam etti. İddiacı kişiliği ve polemikleriyle tanınan yazar, pek çok spor adamıyla laf düellolarıyla tanınıyordu. Mafya aleyhinde bir yazısı ardından 1994 yılında uğradığı silahlı saldırı sonucu topuğundan vurulan Uluç, 2004 yılındaysa Antalya Valisi Alaaddin Yüksel hakkında yazdığı yazı nedeniyle, 2008 yılında 1 ay 5 gün hapis ve o dönemki parayla 898 TL cezaya çarptırıldı.
Kasım 1999’da deplasmanda oynanacak İrlanda ile eleme müsabakası öncesinde Milli Takım’ı eleştirmesi ardından takımın başındaki bir zamanlar yakın olduğu Mustafa Denizli, başta millileri çok ağır eleştiren Uluç’u kastederek ünlü “içimizdeki İrlandalılar” sözünü söyledi ve bu Türkçe’ye yeni giren bir deyim olarak yerleşti. Gollü beraberlik avantajıyla dönen Milli Takım’ın yolculukta futbolcuların “hop hop Hıncal top Hıncal” temposu tutması ve buna teknik direktörün müdahale etmemesi ardından Denizli ve Uluç ile arasındaki ipler koptu.
Köşe yazıları bir süre sonra yarım sayfa, pek çok bölümden oluşan ve siyaset ve magazin ağırlıklı yarım sayfa bölümlere dönüştü. Bir yandan da spor gazeteciliğine televizyon programlarıyla devam eden Uluç 1990’ların ve 2000’li yılların başlarında en çok izlenen futbol programlarını yapmaktaydı. Stadyumlara gitmeme kararı ardından maçları seyretmemesi ve giderek futboldaki gelişmelerden kopması, Türkiye’nin en çok izlenen futbol yorumcusuyken hem bu ünvanını hem de NTV‘deki futbol programını 2000’li yıllarda Rıdvan Dilmen’e kaptırdı.
Bir süredir yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle hastanede tedavi esnasında hayatını kaybeden gazeteci, yazar ve spor yorumcusu Hıncal Uluç vefatı sırasında 83 yaşındaydı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Mustafa Denizli sonuna kadar haklıydı. Hıncal Uluç da adının hakkını veren, garip çıkışlar yapan, seviyeyi tutturamayan, menfaatçi bir adamdı zaten. Zaman kimin haklı olduğunu gösterdi. Denizli yaşayan efsanedir, Hıncal Uluç u kimse tanimaz