TCMB faiz oranlarında indirim yaptığını, bunu büyüme amacıyla gerçekleştirdiğini bildirdi.
Türk parasının değerini belirlemek amacıyla faizleri belirlemekle yetikili kılınan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bankalara verdiği gecelik faiz oranı olan “politika faizini” %13’ten %12’ye indirdi. Böylelikle beklentilerin aksine, TCMB faizleri yükseltmek yerine yeniden indirme kararı almaya devam etti. TCMB açıklamasında, Temmuz başından bu yana öncü göstergelerde zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümede bir yavaşlamaya işaret edildiğini, bu nedenle faizleri düşürerek büyümeye ağırlık verilmesi gerektiğini belirtti. Açıklamada, son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının ilân edilen makro ihtiyati tedbirlerin katkısıyla geldiği dengenin yakından takip edilmekte olduğu belirtildi. TCMB başkanlığı para politikaları kurulu, “kurul, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını güçlendirmeye devam edecektir” bildiriminde bulundu.
Geleneksel ekonominin kuralları olarak bilinen yaygın kabul edilen ilkelere göre bir ülkenin parası değer kaybedince onu yeniden değerli kılmak amacıyla faizler yükseltilmekte. Faiz yükselince yatırımcılar bu faizden daha fazla para kazanabilmek amacıyla o ülkenin parasını satın almakta. Paraya olan talep artınca da bunun sonucunda o para, değer kazanmakta. Bu ekomideki en yaygın varsayımlardan biri olarak kabul edilmekte. Buna karşın hükümet ve son dönemde yeniden kendisine bağlı hale getirdiği TCMB, Türk Lirası değer kaybetse bile faizleri indirmeyi sürdürüyor. Bunun nedeni olarak önemli olanın paralara olan yatırım değil, reel ekonominin ilerlemesi ve sınai ticari yatırımların artması olduğunu, bunun büyümeye yol açarak, enflasyona rağmen ekonominin sağlam devam edeceğini öngörüyor. Bunun yanısıra liranın düşük olmasının ihracat açısından da avantajlar getireceğini ve bunun da büyümeye takviye oluşturacağını, böylelikle istihdamın artacağını varsayıyor.
Bazı yorumcular faiz düşürülmesinin İslami ilkeler sonucu alındığını öne sürmekte. Oysa İslamiyet faizin yüzdelik oranları konusunda bir şey söylememekte, gerek Kuran-ı Kerim’deki âyet-i kerimelerde, gerekse hadislerde ve Vedâ Hutbesinde, faizin ve faizci zihniyetin topyekûn ortadan kalkması ve borç vermenin kesinkes faizsiz şekilde olması gerektiği emredilmekte. Bunun yavaş yavaş, tedrîcen yapılması değil, bir anda, topyekün yapılması emredilmekte. Bakara Suresinde faizin “Allah’a ve Resûlüne savaş açılması” olarak tanımlanması, Kuran’da bu konunun en ağır İslam-karşıtı eylem olduğunu göstermekte. Dolayısıyla İslami ilkeler, alınan kararlarda söz konusu değil.
Faiz gerek İslamiyet gerekse Hristiyanlıkta en büyük haramlar arasında görülürken 16. yüzyılda Avrupa’da da Osmanlı’da da dolaylı yöntemlerle faiz uygulamasına geçilmişti. Avrupa’da Luther ve ardından özellikle Calvin, faizin Hristiyanlıkta caiz olduğunu kanıtlamaya çabalarken, Osmanlı’da da Şeyhülislam Ebussuud Efendi vakıflara verilen desteğin sonradan fazlasıyla geri alınmasına dayalı bir yöntemle arka kapıdan faiz uygulmasını toplumumuza getirmişti.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.